Tarihte Bugün TARİHTE BUGÜN 1-15 TEMMUZ Tarihte Bugün 31 Temmuz Keriman Halis, 1932'de Belçika'da Dünya Güzellik Kraliçesi seçildi. Atatürk kendisine 'Ece' soyadını verdi. 1560: Piyale Paşa, Tunus'un Cerbe Adası'nı ele geçirdi. 1886:Macar piyanist ve besteci Franz Liszt hayata veda etti. 1908: II. Abdülhamit döneminde resmi bir göreve dönüşen hafiyelik resmen ortadan kaldırıldı. 1914: Demokratik sosyalizmin kurucularından Jean Jaures öldürüldü. 1921: Yunan Kralı Konstantin Eskişehir'e geldi. 1922: İstiklal Mahkemeleri Kanunu TBMM'de kabul edildi. 1922: Türkiye'nin ilk resmi spor teşkilatı, Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı kuruldu. 1932: Almanya seçimlerinde 230 milletvekilliği alan Naziler birinci parti oldu. 1936: İspanya'da General Franco'nun faşist güçleri Madrid'i kuşattı. 1944: 'Küçük Prens'in yazarı Fransız pilot Antoine de Saint-Exupery keşif uçuşu sırasında Akdeniz semalarında kayboldu. 1949: Veliefendi Hipodrumu'nda seyirciler at yarışlarına hile karıştırıldığı iddiasıyla hakem kulesini ve tribünleri yaktı. 1952: Türkiye'nin ilk sendikal konfederasyonu olan Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş) kuruldu. 1959: Türkiye, Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) adaylığı için resmen başvurdu. 1959: İspanya'da Bask bölgesini bağımsızlığı için mücadele veren ve kısa adı ETA olan Bask Yurdu ve Özgürlüğü örgütü kuruldu. 1964: NASA uydusu Ranger-7, Ay yüzeyinin yakından çekilmiş fotoğraflarını yolladı. 1965: İngiliz televizyonunda sigara reklamları yasaklandı. 1969: Türkiye'de bira sanayisinin gelişmesi nedeniyle Emniyet Müdürlüğü birayı alkollü içki saymamaya karar verdi. 1971: ABD'li astronotlar David Scott ve James Irvin, Ay yüzeyinde dört tekerlekli bir araçla gezdiler. 1996: Gazetelerin promosyon faaliyetlerini kültürel ürünler dışında sınırlama getiren yasa kabul edildi. Tarihte bugün: 30 Temmuz ABD'li otomobil sanayicisi Henry Ford 1863'te hayata merhaba dedi. 1784: Ansiklopedinin kurucusu Fransız edebiyatçı ve filozof Denis Diderot hayata veda etti. 1811: Meksika bağımsızlık hareketini başlatan Rahip Hidalgo kurşuna dizildi. 1818: Tek romanı olan 'Uğultulu Tepeler'le dünya çapında ün kazanan İngiliz şair ve romancı Emily (Jane) Bronte doğdu. 1896: Alman İmparatorluğu'nun kurucusu ve ilk şansölyesi Otto Von Bismarck yaşamını yitirdi. 1908: Aralarında Cemal ve Talat paşalar ile Cavit Bey'in de bulunduğu Selanik İttihat ve Terakki Cemiyeti sorumluları İstanbul'a geldi. 1922: Başkumandan Mustafa Kemal, Genelkurmay Başkanı Fevzi ve Garp Cephesi Komutanı İsmet paşalar, Akşehir'de Büyük Taarruz'un ayrıntılarını görüştüler. 1930:Montevideo'da yapılan ilk Dünya Kupası'nı Uruguay kazandı 1953: Demiryolları, devlet işletmesi haline getirildi. 1966: İngiltere'de düzenlenen Dünya Kupası'nın finalinde İngiltere, Almanya'yı 4-2 yenerek şampiyon oldu. 1973: Üniversiteye giriş sınavı soruları, el altından satıldığı için iptal edildi. 1975: Atatürk'ün İş Bankası'ndaki hissesini denetleme yetkisinin Cumhuriyet Halk Partisi'ne ait olduğu karara bağlandı. 1977: Türkiye Basketbol Genç Milli Takımı, Avrupa şampiyonu oldu. 1988: Fethiye ve Gökova körfezleriyle Dalyan kıyıları özel çevre ve koruma bölgesi ilan edildi. Bölgedeki inşaatlar durduruldu. 1990: Sinema sanatçısı Hüseyin Peyda hayatını kaybetti. 1992: Grekoromende 62 a Akif Pirim, Barcelona Olimpiyatları'nda şampiyon oldu. 1995: Çeçenistan ve Rusya arasındaki savaşa son veren bir dizi anlaşma Grozni'de imzalandı. Tarihte bugün: 29 Temmuz Galatasaray Spor Kulübü'nün kurucularından Ali Sami Yen 1951 yılında vefat etti. Sonradan Yen soyadını alan Ali Sami Bey, 20 mayıs 1886'da İstanbul'un Kandilli semtinde doğdu. Babası, ünlü edebiyatçı Şemsettin Sami'ydi. Galatasaray Lisesi'nde okudu ve futbol oynadı. 1905 yılında Galatasaray Lisesi'nden arkadaşlarıyla birlikte Galatasaray Kulübü'nü kurma kararını aldı ve kulübün bir numaralı kurucu üyesi oldu. Ali Sami Yen ayrıca Türk futbolunun önde gelen örgütleyicilerinden de biri oldu. Yen, 1923'te kurulan Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı'nın kurucuları arasında yer aldı ve başkanlığını yaptı. 1924 Paris Olimpiyatları'na katılan Türk kafilesinin başkanlığını yaptı. 1926-1931 yılları arasında Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Başkanlığı görevini yürüttü. Galatasaray'da 1905-1918 arasında 13 yıl, 1925'te 1 yıl olmak üzere iki dönemde 14 yıl başkan olarak hizmet verdi. Ali Sami Yen'in sarı-kırmızılı kulübe önemli bir katkısı da Galatasaray Müzesi'nin kurulması oldu. 1905 yılında yönettiği Moda-Kadıköy karşılaşması nedeniyle, Ali Sami Yen'in ilk Türk hakem olabileceği de çeşitli kaynaklarda yazılıdır. Türk Milli Takımı'nın ilk resmi maçında, Romanya karşısında teknik adam olarak yine o vardı. Bu görevi de bir süre yürütmüş, yani Türk Milli Takımın ilk teknik direktörü olmuştur. Galatasaray Spor Kulübü'nün kurucusu Ali Sami Yen'nin adı, takımın maçlarını oynadığı stada verilmiştir. Ali Sami Yen, 1951 yılında vefat etti ve Feriköy mezarlığında toprağa verildi. Ali Sami Yen'in açtığı yoldan pek çok sporcu, teknik adam ve yönetici yetişti. Atletizm, basketbol, voleybol gibi spor dallarının da Türkiye'de gelişiminde önemli roller oynadılar. Günün diğer önemli olayları 1832: İbrahim Paşa komutasındaki Mısır ordusu, Osmanlı ordusunu yenilgiye uğrattı. 1856: Alman klasik müzik bestecisi Robert Schumann hayata veda etti. 1883: İtalyan faşizminin kurucusu Benito Mussolini doğdu. 1890: Hollandalı ressam Vincent Van Gogh yaşamını yitirdi. 1948: 14'üncü Olimpiyat Oyunları Londra'da başladı. Türkiye, altı altın, dört gümüş ve iki bronz madalyayla olimpiyat beşincisi oldu. 1950: Kore'ye asker gönderilmesini protesto eden Türk Barışseverler Cemiyeti'nin Başkanı Behice Boran ve Genel Sekreter Adnan Cemgil tutuklandı. 1958: ABD UZay ve Havacılık Dairesi'nin (NASA) kuruluşu ABD Kongresi'nde onaylandı. 1965: Dünya Daktilo Şampiyonası'nda Türkiye birinci oldu. 1979: Alman asıllı ABD'li filozof Herbert Marcuse yaşama veda etti. 1981: Galler Prensi Charles, Lady Diana Spencer ile evlendi. 1989: İran'da Devlet Başkanlığı seçimini Haşimi Rafsancani kazandı. 1999: ABD'de ilk kez bir başkan görevi sürerken ceza aldı. Bill Clinton yalan ifadeden 90 bin dolar ödemeye mahkum edildi.
******************* Tarihte bugün: 28 Temmuz İtalyan besteci Antonio Vivaldi 1741'de yaşama veda etti. 1402: Osmanlı Padişahı Yıldırım Beyazıt, Ankara Savaşı'nda Timur'a yenilerek esir düştü, Fetret Devri başladı. 1499: Davut Paşa komutasındaki Türk donanması komutanlarından Burak Reis, Sapiyenza Adası yakınlarında karşılaşılan Venedik Donanması ile çıkan çarpışmada şehit düştü. 1750: Alman besteci Johann Sebastian Bach 1750 yılında hayata veda etti 1794: Fransız Devrimi'nin önderlerinden Maximillien Robespiere idam edildi. 1804: Alman ahlakçı ve filozof Ludwig Feuerbach hayata merhaba dedi. 1808: Padişah III. Selim, İstanbul'da IV. Mustafa'nın emriyle boğularak öldürüldü. 1821: Arjantinli general Jose de San Martin, Lima'ya girerek Peru'nun bağımsızlığını ilan etti. 1920: Meksikalı isyancı Panço Villa teslim oldu. 1921: Kütahya'da toplanan Yunan Savaş Meclisi, Ankara'ya yürüme kararı aldı. 1929: 48 ülke, savaş esirlerine ilişkin Cenevre Konvansiyonu imzalandı. 1946: İzmir Gazeteciler Cemiyeti kuruldu. 1962: Yönetmen Elia Kazan, 'America America' filminin çekimlerine İstanbul'da başladı. 1963: Kar nedeniyle 10 aydır kapalı olan Beytüşşebap yolu açıldı. 1992: Barcelona'da yapılan Olimpiyat Oyunları'nda, halterci Naim Süleymanoğlu 60 a üç altın madalya aldı. 1996: Emperyal gazinolarının sahibi Ömer Lütfi Topal, aracıyla evine giderken açılan çapraz ateş sonucunda öldürüldü. 1997: Gözlatında öldürülen Metin Göktepe davası sanığı altı polis teslim oldu. 2000: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, kapatılan Refah Partisi'nin genel başkanı Necmettin Erbakan'ın, hakkındaki hapis cezasının durdurulması için yaptığı başvuruyu reddetti. 2002: TÜPRAŞ yakınındaki Akçagaz Dolum Tesisleri'nde yangın çıktı. 2.5 saatte kontrol altına alınabilen yangın, 3 trilyon lira zarara yol açtı. 2005: Umut Operasyonu'na ilişkin davada, Ferhan Özmen ağırlaştırılmış müebbet cezasına çarptırıldı. Davada iki sanık 6'şar yıl 3'er ay, dört sanık 3'er yıl 1'er ay, bir sanık da 3 yıl 9 ay hapis cezasına mahkum edildi. ******************************** Tarihte bugün: 27 Temmuz Avusturya 1914 yılında Sırbistan'a resmen savaş ilan etti ve Birinci Dünya Savaşı başladı. Birinci Dünya Savaşı, 1914'te Avrupa'da başladı ve dünyanın dört bir yanındaki ülkelerin katılması ile 1918'de sona erdi. 30 ekim 1918'de Osmanlı Devleti Mondros Mütarekesi'ni imzalayarak savaştan çekildi. Birinci Dünya Savaşı, 19'uncu yüzyıl ile 20'nci yüzyılın başlarında meydana gelen olay ve gelişmelerin bir sonucudur. Bu bakımdan sebeplerini bu dönemde aramak gerekir. Birinci Dünya Savaşı, Avrupa'da dört merkezi devlete karşı, Avrupa ve diğer kıtalarda bulunan 25 devletin giriştiği, o tarihe kadar görülmemiş ilk dünya savaşıdır. Birinci Dünya Savaşı, Avrupa'da ittifak devletleri diye adlandırılan Almanya, Avusturya-Macaristan, Osmanlı ile itilaf devletleri diye adlandırılan İngiltere, Fransa, Rusya ve ABD arasında gerçekleşti. Savaşın genel ve özel olmak üzere iki nedeni vardır: Genel nedenler: Fransız Devrimi'nin getirdiği yeni anlayış ve görüşler siyasi ve sosyal hayatta büyük değişiklikler yapmıştı. Milliyetçilik düşüncesi özellikle 20'nci yüzyılın başlarında etkisini göstermiştir. 1815'te Viyana Kongresi ile Avrupa'ya yeni statü getirilmiş ve buna göre de güçler dengesi kurulmuştu. Özellikle 1870 Sedan Savaşı ile Alman ve İtalyan birliklerinin kurulması ve bu devletlerin girişimlerde bulunmaları Viyana Kongresi statüsünü ve güçler dengesini büyük ölçüde değiştirmiştir. 19'uncu yüzyıl içinde önem kazanmış diğer bir gelişme de sanayileşmedir. Sanayileşme sonuç olarak sömür geliciliği doğurmuş, büyük devletlerin çıkar çatışmaları Afrika ve Uzakdoğu'ya kadar yayılmıştır. Hammadde ve pazar arayışı hızlanmış, bütün devletler sömürge yarışına girmiştir. Bazı devletlerin siyasi birliklerini geç kurmaları blokları ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bloklar hızla silahlanarak yeni bir savaşın şartlarını hazırlamıştır. Özel nedenler: Devletlerin izledikleri politikalar ve çeşitli çıkarlar özellikle bu devletleri karşı karşıya getirmiştir. Rekabet ittifak ve itilaf devletleri arasında meydana gelmiştir. Savaş öncesi devletlerin durumuna bakıldığında: Almanya: Siyasal birliklerini kurduktan sonra (1871) ekonomisinde büyük bir canlanma meydana gelmiştir. Birliğini geç kurduğundan dolayı sömürgeciliği geç başlamıştır. Özellikle İngiltere ile rekabete girişmiştir. İngiltere: Almanyanın siyasal ve ekonomik açıdan güçlenmesinden rahatsız olmuştur. Kendisine rakip olabilecek güçlerden kurtulmayı istemektedir. Buna karşı deniz kuvvetlerini arttırmıştır. Fransa: 1870 Sedan Savaşı ile Almanya'ya kaptırdığı Alsance-Loren bölgelerini geri almak istemektedir. Bundan dolayı Almanya'ya karşı bir düşmanlık içindedir. Rusya: Panislavizm ilkesi ile Balkanlara hakim olmak istemektedir. Ayrıca Rusya, Boğazlar'ı ele geçirerek Akdeniz'e inmek istemekteydi. İtalya: Sömürgecilikte geri kalmıştır. Amacı yeni sömürgeler ele geçirmenin yanında, eski Roma İmparatorluğu'nu yeniden kurmaktır. Avusturya-Macaristan: En büyük tehlikesi Rusya'dır. Panislavizme karşı mücadele etmiştir. Osmanlı Devleti: Trablusgarp Savaşı'ndan sonra Balkan Savaşları ile en değerli topraklarını kaybeden Osmanlı Devleti kaybettikleri toprakları geri almak için Almanya yanında savaşa itmiştir. Savaşın başlaması Avusturya, Büyük Sırbistan'ı kurmak isteyenlere gücünü göstermek üzere 1914 haziranında Bosna'da bir manevra yapmaya karar vermiştir. Buna katılmak üzere veliaht Ferdinand da Saraybosna'ya gelmiştir. Ancak veliaht 28 haziran 1914'te bir Sırp tarafından öldürülür. Bu da Birinci Dünya Savaşı'na yol açan olayın başlangıcı olur. Avusturya bu olaya Sırbistan'a savaş açarak karşılık verir. Bunun üzerine Almanya, Avusturya-Macaristan'ın, Rusya da Sırbistan'ın yanında yer alır. Böylece savaş kısa bir zaman içinde bütün Avrupa'yı etkilemiştir. Sonuçta, 'Yavuz' (Goesa) ve 'Midilli' (Breslav) gemileri Amiral Sovchen komutasında 28-29 ekim 1914 gecesi Rusya'nın Odessa ve Sivastopol limanlarını topa tutması fiilen Osmanlı Devleti'ni savaşa sokmuş oldu. Bu olay üzerine önce Rusya, ardından İngiltere ve Fransa, Osmanlı Devleti'ne savaş açtı. Böylece savaşa resmen katılan Osmanlı Devleti, Birinci Dünya Savaşı'nda birçok cephede savaştı. Günün diğer önemli olayları 1612: Osmanlı padişahı IV. Murat doğdu. 1794: Fransız Devrimi'nin Jakoben önderlerinden Maximilien Robespierre iktidardan düşürüldü ve Fransa milli meclisince tutuklandı. Robespierre 28 temmuzda idam edildi. 1824: 'Kamelyalı Kadın'ın yaratıcısı Fransız oyun yazarı Alexander Dumas Fils hayata merhaba dedi. 1926: Eski İttihatçı ve İzmir suikastı girişimi sanıklarından Kara Kemal, yakalanmak üzereyken intihar etti. 1953: İki milyondan fazla kişinin öldüğü Kore Savaşı sona erdi. Ateşkes anlaşması Panmuncon'da imzalandı. 1964: ABD'de siyahlar, Federal Mahkeme'ye başvurma hakkını elde etti. 1970: Portekiz diktatörü Antonio Salazar öldü. 1976: ABD'de bulunan CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit'e, Waldorf Astoria Oteli'nde konuşurken, Kıbrıslı Rum Staviros Skopetrides tarafından suikast girişiminde bulunuldu. 1978: Ünlü piyango bayisi Nimet Abla (Özden) hayata veda etti. 1979: Zonguldak ve Mersin'de yağ bulamayan evkadınları gösteri yaptı. 1980: İran'ın devrik Şahı Rıza Pehlevi kanser nedeniyle hayatını kaybetti. 1993: Bakanlar Kurulu, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Doğan Güreş'in görev süresinin bir yıl uzatılmasına karar verdi. 1995: Sakarya, Pamukova'daki mühimmat bölüğünde yangın çıktı, cephanelik havaya uçtu. 15 bin nüfuslu ilçe boşaltıldı. 1996: Atlanta Olimpiyat Parkı'nda meydana gelen patlamada iki kişi öldü. Olay yerine koşarak giden TRT kameramanı Melih Uzunyol da kalp krizi geçirerek vefat etti. 2000: Suriye'nin yeni devlet başkanı Beşşar Esad, ülkesindeki siyasi mahkumların geri kalan cezalarını affettiğini açıkladı. 2004: Tiyatro sanatçısı Kamran Usluer 67 yaşında İstanbul'da yaşamını yitirdi. ****************************************** Tarihte bugün: 26 Temmuz İrlanda asıllı gazeteci, müzik eleştirmeni ve yazar George Bernard Shaw 1856 yılında Dublin'de doğdu. Bernard Shaw, 1856'da İrlanda'da doğdu. Yaşadığı ve ününü yaptığı İngiltere'de, 1950'de hayata veda etti. 19'uncu yüzyılın ikinci yarısından 20'nci yüzyılın ikinci yarısına doğru uzanan 94 yıllık ömrü boyunca Shaw'un bir an bile ara vermediği başlıca uğraşı, düşünmek ve düşündüklerini gülümseterek dile getirmek oldu. Tiyatro oyunlarından romanlarına, siyasal ve sosyal yapıtlarından müzik, resim ve tiyatro eleştirilerine, mektuplarına dek tüm yazdıklarında ya da konuşma ve demeçlerinde, çağının her sorununu korkusuzca ele aldı, yeniden sorguladı. İnsan, toplum, aile, din, bilim, uygarlık, kültür, sanat, eğitim, devlet, siyaset, savaş, barış gibi sayısız kavramı sınır tanımaz dünyasında sürekli tartıştı. Basmakalıp inançlara karşı yepyeni görüşlerin kapılarını araladı. 40'tan fazla tiyatro oyununa imza attı. En bilinen eseri 1913'te yazdığı 'Pygmalion'dur. Bu oyun daha sonra 'My Fair Lady' ismiyle müzikale ve sinemaya da uyarlanmıştır. Shaw'dan inciler Mantıklı insan kendini dünyaya uydurur, mantıksız insan ise dünyayı kendine uydurma konusunda ısrar eder. Dolayısıyla, tüm gelişmeler mantıksız insanlardan çıkar. Yaptığınızı, bir başka budala bunları sizden beklediğini düşündüğünüz için yapıyorsanız, onun sizden bunları beklemesi de, sizin onun bunları beklediğini umduğunuzu sandığından ileri geliyorsa, herkes istemediği bir şeyi yapıyor demektir. O zaman ortaya budalaca bir durum çıkar. Bernard Shaw, 'Pygmalion' oyununun galası icin İngiltere Başbakanı Winston Churchill'e bir davetiye gönderir ve klasik İrlandalı alaycılığıyla davetiyeye şu notu ekler: "Davetiye iki kişiliktir. Bir dostunuzda getirin, tabi eğer varsa." Bunun üzerine Churchill, yıldızının hiç barışmadığı ama görüşmekten de kendini alıkoyamadığı Shaw'a şu notu gönderir: "Galaya degil ama ikinci oyuna gelirim, tabi eğer bir kere daha sahnelenirse." Hayvanlar benim arkadaşlarım ve ben arkadaşlarımı yiyemem. Akıllı adam aklını kullanır. Daha aklıllı adam başkalarının aklını da kullanır. İlk aşk, biraz aptallık ama çok miktarda da meraktan doğar. Eğer yürüdüğün yolda engeller yoksa, o yol seni bir yere götürmez. Dürüst insan her zaman gerçeği söyler, akıllı insan ise sadece zamanında. Keyifler değildir yaşamı değerli yapan. Yaşamdır, keyif almayı değerli kılan. Kaplan adamı öldürmek isterse adı vahşilik, adam kaplanı öldürmek isterse adı spor olur. Suç ile adalet arasındaki fark da bundan büyük değildir. Nefret, yüreksizlerin korkutuldukları zaman duydukları bir öç alma isteğidir. Sadece deneyimlerden bir şeyler öğrenilebilseydi, Londra'daki kaldırım taşları en akıllı kişiden de akıllı olurlardı. Barışı sağlamak istiyorsanız tüm politikacıları öldürün. Müzik aşağılık ya da yüce, her duyguyu dile getirir. Müzik, ahlakdışıdır bütünüyle. Yaşam insanları aynı düzeye getirir; ölüm seçkinleri ortaya çıkarır. Bir hastalıktır yaşam ve bir kişinin ötekinden farklı olması, bulunduğu hastalık aşamasından ileri gelir yalnızca. Kötülük yapmamış bir kişi iyilik yapamaz; hata yapmamış kişi hiçbir şey yapamaz. Sinema yönetmeni Alfred Hitchcock ile sohbet ederken, Hitchcock'un kendisine, "bu halinizi gören İngiltere'de kıtlık var zanneder" demesi üzerine Bernard Shaw şu cevabı verir: "Sizi gören de kıtlığın sebebini anlar." Gençlik çocuklarca harcanmayacak kadar değerli bir şeydir. Günün diğer önemli olayları 1923: İskoç mühendis John Logie Baird, ilk mekanik televizyonun patentini aldı. 1926'da, Londra'daki Kraliyet Enstitüsü'nde televizyon gösterisi düzenleyen Logie, okyanus aşırı ilk televizyon yayınını da gerçekleştirdi. 1927: Mustafa Kemal, Lozan Antlaşması'nın dördüncü yıl dönümünde, "Türk milleti için siyasi bir zafer teşkil eden bu antlaşmanın Osmanlı tarihinde emsali yoktur" dedi. 1928: Türkçülük hareketinin önde gelen isimlerinden Tunalı Hilmi Bey vefat etti. 1928: '2001: Uzay Macerası', 'Spartacus', 'Otomatik Portakal' gibi filmleriyle tanınan yönetmen Stanley Kubrick hayata merhaba dedi. 1933: Adolf Hitler görme, duyma gibi sorunları olan engelli Almanların kısırlaştırılacağını açıkladı. 1943: Rolling Stones müzik topluluğu kurucularından Mick Jagger doğdu. 1945: İngiltere'de Sir Winston Churchill seçimleri kaybetti. İşçi Partisi, İngiltere tarihinde ilk kez iktidara geldi. 1951: Türkiye'deki ilk petrol Raman Dağı yöresinde bulundu. Petrolün değerlendirilmesine yönelik ilk proje, 1953'ün ilk aylarında açıklandı, tesisleri ABD kaynaklı bir şirket kurdu. 1952: Arjantin Başkanı Juan Peron'un eşi Eva Peron hayata veda etti. 1953: Küba Devrimi, Moncada Kışlası baskınıyla başladı. Devrimcilerin lideri Fidel Castro tutuklandı. 1956: Mısır Cumhurbaşkanı Cemal Abdül Nasır, Süveyş Kanalı'nı millileştirdi. 1967: Tunceli'nin Pülümür ilçesinde meydana gelen 6.0 büyüklüğündeki depremde 95 kişi öldü, 127 kişi yaralandı. 1978: Besteci ve orkestra şefi Hasan Ferit Alnar, 72 yaşında Ankara'da yaşamını yitirdi. 1982: Etnoğrafya Müzesi'nin de mimarı olan Arif Hikmet Koyunoğlu, 94 yaşında hayatını kaybetti. 1986: 'Yedi Kocalı Hürmüz'le tanınan oyun yazarı Sadık Şendil hayata veda etti. 1987: Yunanistan'da aşırı sıcaklar nedeniyle 700'ünden fazla insan öldü. Hükümet olağanüstü hal ilan etti. 1995: İstanbul Altın Borsası açıldı. 1995: Manisa Valiliği kırmızı ışıkta geçen yayaların akli dengelerinin kontrol edilmesine karar verdi. 2000: Eski Refah Partisi milletvekili Hasan Mezarcı, Atatürk'e ve hükümetin manevi şahsiyetine hakaretten 2 yıl 6 ay hapisle cezalandırıldı. 2000: İtalya'da 32 belediye, çağdaş kentin öldürücü temposuna karşı bir araya gelerek yavaş kent projesini başlattı. 2004: 'Gırgır' dergisinin kurucusu ve Avanak Avni'nin yaratıcısı karikatürist Oğuz Aral 68 yaşında yaşama veda etti. ******************************** Tarihte bugün: 25 Temmuz 1981 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi yazar Elias Canetti 1905 yılında hayata merhaba dedi. Canetti, 25 temmuz 1905'te, Bulgaristan'ın Rusçuk kentinde Yahudi bir ailenin çocuğu olarak doğdu. 1911'e kadar Rusçuk'ta yaşadı. Daha sonra İngiltere'ye taşındı, babasının vefatı nedeniyle 1912'de Viyana'ya yerleşti. Viyana'da aile yeni bir hayata adım atarken Canetti, Bulgarca, İngilizce ve Fransızca biliyordu. Fakat yedi yaşında yerleştiği Viyana'dan itibaren kullandığı günlük dil Almanca oldu. Eserlerini de Almanca olarak kaleme aldı. Viyana'da da tutunamayan aile Zürih ve Almanya'yada yaşadı. 1924'te Almanya'da liseden mezun oldu ve kimya eğitimi görmek için aynı yıl Viyana'ya gitti. Viyana'da geçirdiği yıllarda en büyük tutkusu edebiyatla ilgilenmeye başladı. Viyana Üniversitesi'nden 1929'da kimya lisansını tamamlayarak mezun oldu. Daha öğrenciyken yazmaya başladı ve Viyana'daki edebiyat çevrelerine girdi. 1930'ların başlarında ABD'li yazar Upton Sinclair'in yapıtlarını Almancaya çevirdi. 1934'te kendi gibi yazar olan, 1963'te kaybedeceği Veza Taubner ile evlendi. Bu arada 'Düğün' (Hochzeit) ve absürd tiyatronun ilk örneklerinden olan 'Kibir Komedisi' (Die Komödie der Eitelkeit) adlı oyunları yazdı. 1967'de Viyana'da sahneye koyulan 'Sayılı Gün'de (Die Befriesteten), insanın öleceği zamanı tam olarak bilmesi durumunda ne olacağını sorusunu soruyordu. Nazilerin Avusturya'yı işgal etmesinden çok kısa bir süre önce Paris'e, Paris'ten de Londra'ya geçti. Hayatının büyük bir bölümünü geçirdiği İngiltere'den 1952 yılında vatandaşlık aldı. 1971'de ikinci evliliğini yapacağı Hera Buschor'un işi gereği sık sık geldiği İsviçre'de de bir ev edindiyse de, bu döneme kadar İngiltere dışına neredeyse hiç çıkmadı. Hera Buschor2dan bir kızı olduğunda yaşı 68'di. Hayatının son 20 yılını Zürih'te geçirdi ve 1994 yılında yine Zürih'te vefat etti. Elias Canetti, vasiyeti üzerine İrlandalı yazar James Joyce'un yanına gömüldü. Canetti, Nobel Edebiyat Ödülü başta olmak üzere birçok ödül kazandı. Franz Nabl Ödülü, Nelly Sachs Ödülü, Europa Prato Ödülü, Johann Peter Hebel Ödülü ve Kafka Ödülü bunlardan birkaçıdır. 'Körleşme' 'Körleşme', Elias Canetti'nin 26 yaşında kaleme alıp 30 yaşında yayımladığı başyapıtıdır. Kitap 1935'te çıktı ve kısa bir süre sonra Nazi yönetimi tarafından yasaklandı. Roman yayımlandıktan sonra birçok edebiyat eleştirmeninin ilgisini çekti ve İngiltere, Fransa ve ABD'de yoğun ilgi gördü. Almanca kaleme alınan eser Almanya'da uzun süre ilgi görmedi, ancak üçüncü baskısıyla hak ettiği üne kavuştu. Romanın bir tür elitist olan Profesör Kien etrafında dönen hikayesi, özellikle gerçeklik olgusuna yeni yorumlar ve farklı bakış açıları getirir. 'Kitle ve İktidar' Kitle olgusuyla ilgilenmeye 1925'te karar verdi. 1933'te Hitler'in Almanya'da iktidara gelmesi, Canetti'nin 1925'ten beri ilgilendiği kitle ve iktidar arasındaki olası ilişkileri düşünmesine ve çözümlemeye çalışmasına neden oldu. Fikirlerini 'Kitle ve İktidar' (Masse und Macht) ismiyle 1960'ta yayımladı. Kitabın ilk bölümü kitlenin değişik türlerinin dinamiklerinin çözümlemesine ayrılır. İkinci bölüm ise kitlenin yöneticilere neden ve nasıl itaat ettiği üzerinde yoğunlaşır. Canetti, Hitler'i hükmettiği kitlenin büyüklüğünden başı dönen paranoyak bir yönetici olarak sunar. Yahudilere yapılan zulmü Almanya'nın enflasyon deneyimiyle bağlantılandırır. Günün diğer önemli olayları 1543: Kanuni Sultan Süleyman komutasındaki Osmanlı ordusu, Estergon'daki şiddetli çatışmaların ardından Avusturya ordusunu yenilgiye uğrattı. Estergon, Osmanlı yönetimine geçti. 1814: Robert Stevenson'un yaptığı lokomotif çalıştırıldı. 1917: Hollandalı dansöz Mata Hari, Fransız mahkemesi tarafından casusluk suçundan yargılanarak idama mahkum edildi. 1931: Cumhuriyet döneminin ilk basın yasası olan Matbuat Kanunu TBMM'de kabul edildi. 1933: Lev Troçki sığınmacı olarak İstanbul, Heybeliada'dan Fransa'ya gitti. 1943: Benito Mussolini'nin iktidardan düşürülmesiyle, faşizm İtalya'da yasadışı ilan edildi. 1950: Hükümet, Türk askerlerinin Kore'ye gönderilmesine karar verdi. İlk birlik 17 ekimde Kore'ye ulaştı. 1951: Şair Nazım Hikmet Ran, Türk vatandaşlığından çıkarıldı. 1956: 'Andrea Doria' adlı İtalyan gemisi, Atlas Okyanusu'nda bir İsveç şilebi ile çarpıştıktan sonra battı. Bin 706 yolcu taşıyan geminin geçirdiği kazada 51 kişi öldü. 1957: Bursa'da askeri uçak, bir mahalleye düştü: 15 kişi öldü, 19 kişi yaralandı. 1958: Sovyetler Birliği Türkiye'ye bir nota verdi: Türkiye'nin Irak'a girmesi kötü sonuçlar doğurur. 1967: Anayasa Mahkemesi sosyalizmin Anayasa'ya aykırı olmadığına karar verdi. 1967: Papa VI. Paulus, gayri resmi bir ziyaret için Türkiye'ye geldi. Meryem Ana Evi'ne de giden Papa'nın, Fener Rum Patriği Athenegoras'ı ziyaret etmesi, 913 yıldır süregelen Katolik-Ortodoks kiliseleri arasındaki dargınlığı sona erdirdi. 1974: Oyun yazarı İsmet Küntay 51 yaşında hayata veda etti. 1974: Kıbrıs ateşkes görüşmeleri Cenevre'de başladı. 1975: Türkiye, İncirlik dışındaki bütün Amerikan üslerine el koydu. 1978: Dünyanın ilk tüp bebeği Louise Brown, İngiltere'de doğdu. 1990: Türkiye ile KKTC arasındaki pasaport uygulaması kaldırıldı. 1992: Dünyanın en büyük altıncı barajı Atatürk Barajı Hidroelektrik Santralı'nın birinci ve ikinci üniteleri hizmete girdi. 1995: Gümüşhane Barosu Başkanı Ali Günday, türbanlı iki kadın avukatı barodan attırdığı gerekçesiyle öldürüldü. 1995: İstanbul Kumkapı'daki bir lokantada yemek yiyen dört kadın yan masadaki erkeklerin tacizine uğradı. Kadınların kendilerini savunma girişimi tartışmaya yol açtı. Zeynep Uludağ'ın yan masadaki üç erkekten İsmail Kızılkaya'yı bıçaklayarak öldürdüğü açıklandı. 1998: Burdur Cezaevi'nden bir süre önce firar eden organize suç örgütü elebaşı Kürşat Yılmaz, Bulgaristan'ın Başkenti Sofya yakınlarında yakalandı. 2000: Bir Concorde uçağı Paris'ten kalkışından kısa süre sonra düştü: 113 kişi öldü. 2005: Mustafa Bumin'in yaş haddinden emekliye ayrılmasıyla boşalan Anayasa Mahkemesi Başkanlığına 59'uncu turda Tülay Tuğcu seçildi. Tuğcu, yüksek mahkemenin ilk kadın başkanı oldu. ************************************************* Tarihte bugün: 24 Temmuz Lozan Barış Antlaşması 1923 yılında imzalandı. Türkiye'nin bugünkü sınırlarını çizen ve Ankara'nın Türkiye'nin meşru hükümeti olarak uluslararası alanda tanınmasını sağlayan Lozan Barış Antlaşması 24 temmuz 1923 tarihinde imzalandı. Gazi Mustafa Kemal imzanın önemini şu sözlerle anlatıyordu: "Bu antlaşma, Türk milleti aleyhine, 100 yıldan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşması'yla tamamlandığı zannedilmiş bir büyük suikastın yıkılışını ifade eden bir belgedir." Lozan Antlaşması, 24 temmuz 1923'te İsviçre'nin Lozan kentindeki Beau-Rivage Sarayı'nda imzalandı. Antlaşma 1920 tarihli Sevr Antlaşması'nı geçersiz kıldı ve yerini aldı. Bu antlaşma ile bugünkü Türkiye ve Yunanistan'ın sınırları belirlendi. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu belgelerinden biri olan Lozan Barış Antlaşması, Türk tarihi açısından bir dönüm noktası niteliği taşımaktadır. Birinci Dünya Savaşı sonrasında İtilaf Devletleri tarafından Osmanlı Devleti'ne imzalatılan Sevr Antlaşması neredeyse devleti haritadan silmiş ve egemenliğini ciddi biçimde sınırlayan hükümlere yer vermiştir. Bu idam fermanına karşı koyarak Mustafa Kemal önderliğinde Milli Mücadele'ye başlayan Türk ulusu savaş meydanında büyük bir zafer kazanmış ve bunu Lozan'la siyasi ve hukuki alanda tescil etmiştir. Lozan görüşmeleri sekiz ay sürmüş ve Türk tarafının kayıtsız şartsız bağımsızlık talebi nedeniyle çetin geçmiştir. Görüşmelerde Türkiye'yi temsil eden İsmet Paşa (İnönü) başkanlığındaki heyetin bu başarıdaki rolü büyüktür. Lozan Barış Antlaşması, pek çok yönden önem taşımaktadır. Öncelikle, Türkiye'nin bağımsız ve eşit bir devlet olarak uluslararası topluma kabul edilmesi sağlanmıştır. Lozan'la Misakı Milli hedeflerine çok büyük ölçüde ulaşılmıştır. Lozan Konferansı sırasında kapitülasyon olarak nitelenen ve ülkenin iç işlerine karışma yetkisi veren ayrıcalıklar uzun süre tartışılmıştır. Sonuçta kapitülasyonların kaldırılması ve Osmanlı borçlarının ödenmesinin makul bir takvime bağlanması kararlaştırılmıştır. Antlaşma, bu açıdan bir ekonomik bağımsızlık belgesi olma özelliğine de sahiptir. Ayrıca Lozan, yaklaşık 100 yıldır devam eden Türk-Yunan çatışmasını sona erdirerek, ulaşılan barışla iki ülke arasında bir denge oluşturması bakımından da önem taşımaktadır. Birinci Dünya Savaşı sonunda galip güçlerce dikte ettirilen ve ağır şartlara sahip barış antlaşmaları İkinci Dünya Savaşı'na zemin hazırlarken, Lozan'da karşılıklı pazarlıkla barışın güvencesini oluşturan bir düzenleme yapılmıştır. Savaşı bitiren antlaşmalar içinde hala uygulanan sadece Lozan'dır. Bunda Atatürk'ün belirlediği 'yurtta barış, dünyada barış' ilkesine sadık kalınması ve antlaşma hükümlerinin uygulanmasında da bu ilkenin gözetilmesinin rolü büyüktür. Türkiye Cumhuriyeti'nin temel nitelikleri, Lozan Antlaşması'nda da yer almıştır. Buna göre, ülkesi ve ulusuyla bölünmez bir bütün oluşturan Türkiye'de yaşayan ve Türk devletine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes eşit ve aynı haklara sahip Türk ulusunu oluşturmaktadır. Antlaşmada, Türkiye'de yaşayan Hıristiyan kökenli Rum ve Ermeniler ile Museviler azınlık olarak tanımlanmış ve mal, mülk ve ibadet hakları güvence altına alınmıştır. Antlaşma ile Türkiye ile Yunanistan arasında nüfus mübadelesi yapılmasına karar verilmiş, bunun sonucunda 1924 yılında yaklaşık 1 milyon Hıristiyan ve Rum Yunanistan'a, 500 bin Müslüman ve Türk de Türkiye'ye göç etmiştir. Günün diğer önemli olayları 1793: Güney Amerika'nın İspanya'dan bağımsızlığını kazanmasına önderlik eden Simon Bolivar hayata merhaba dedi. 1802: 'Monte Cristo Kontu' ve 'Üç Silahşörler' romanlarıyla tanınan Fransız yazar Alexander Dumas Pere doğdu. 1908: İkinci Meşrutiyet, II. Abdülhamid'in emriyle yayımlanan resmi bildiriyle ilan edildi. İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin baskısıyla şekillenen İkinci Meşrutiyet, aynı gün sansürsüz yayımlanan gazetelerde halka duyuruldu. 1946: Türkiye'de ilk tek dereceli ve çoğunluk sistemi esaslı seçimin sonuçları açıklandı. CHP 396, DP 62 ve bağımsızlar yedi milletvekilliği kazandı. 1950: Gazeteciler Cemiyeti, sansürün kaldırıldığı 24 temmuzu (1908) Basın Bayramı ilan etti. 1963: Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) kuruldu. 1960: Gazete sahipleri ve yazı işleri müdürleri, basının kendi kendini denetlemesini sağlayacak Basın Ahlak Yasası'nı imzaladı. 1963: Sendikalar Kanunu ile Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu çıktı. 1969: İzmir Arkeoloji Müzesi soyuldu; 118 parça tarihi eser çalındı. 1974: Yunanistan'da sivil yönetime geçildi. Fransa'dan dönen Konstantin Karamanlis hükümeti kurdu. 1980: İngiliz aktör Peter Sellers hayata veda etti. 1990: Tiyatro ve sinema oyuncusu Agah Hün vefat etti. 1995: Batı Trakya Türk toplumunun lideri Sadık Ahmet, Gümülcine yakınlarında geçirdiği trafik kazasında vefat etti. 2000: İsrail Başbakanı Ehud Barak, eğer İsrail-Filistin barışı sağlanacaksa Gazze Şeridi'ndeki tüm Yahudi mahallelerini boşaltmaya hazır olduklarını açıkladı. 2000: Gazeteci Çetin Emeç'i öldürdükleri gerekçesiyle yargılanan İrfan Çağırıcı ve dört arkadaşına idam cezası verildi. 2003: Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Başkanı Sinan Erdem tedavi gördüğü Paris'te vefat etti. *************************************** Tarihte bugün: 23 Temmuz Türkiye'nin ilk kadın tiyatro sanatçısı Afife Jale 1941 yılında hayata veda etti. Dr. Sait Paşa'nın torunu olan Afife Jale, 1902 yılında İstanbul'da hayata gözlerini açar. 1918'de, Türk ve Müslüman kadınlarının sahneye çıkmaları yasak olan Şehir Tiyatroları'na (Darülbedayi) alınmak üzere açılan sınava girer. Prof. Metin And, 'Türk Tiyatrosu Tarihi' kitabında o dönemi şöyle anlatır: "1920 yılında Şehir Tiyatroları, Hüseyin Suat'ın 'Yamalar' adlı oyununu Kadıköy'deki Apollon Tiyatrosu'nda (şimdiki Reks sineması) sahneye koyar... "Bu oyunda Emel adlı kızı oynayan Eliza Benemenciyan topluluktan ayrılıp yurt dışına gittiği için bu rolü yüklenecek bir bayan aranıyordur... "Rol için seçilen Afife, 'Jale' takma ismiyle Apollon Tiyatrosu'nda sahneye çıkar. O tarihi geceyi, altı yıl sonra Refik Ahmet Sevengil'e anlatırken, "hayatımda mesut olduğum ilk gece" ifadelerini kullanır: "Sanatın, ruhuma verdiği güzel sarhoşluk içinde idim. Opiyekte güzel bir sahne vardır; ağlama sahnesi. Orada taşkın bir saadetle ağladım. Sahiden ağladım. Alkış,alkış, alkış. Perde kapandı; açıldı, bana çiçekler getirdiler. Muharrir Hüseyin Suat bey, kuliste bekliyormuş; ben çıkarken durdurdu; alnımdan öptü: "Bizim sahnemize bir sanat fedaisi lazımdı; sen işte o fedaisin" dedi..." "Daha sonra 'Tatlı Sır' ve 'Odalık' oyunlarında da polis baskını ile karşılaşır. İçişleri Bakanlığı'nın gönderdiği bir genelgeyle Müslüman kadınların sahneye çıkmaları yasaklanır... "Ancak bu işin bir de geçmişi vardır. 10 kasım 1918'de, Behire, Memduha, Beyza, Refika ve Afife stajyer kadrosuna alınmışlar, ötekiler işi bırakmışlardır. İkisi de sahneye çıkarılmamışlardır. Refika suflör olarak çalışır... "Tüm baskılara karşın bundan sonra Burhanettin Topluluğu'nda Seniye, Yeni Sahne'de Şaziye (Moral), Münir (Neyire Neyyir), Bedia (Muvahhit), Milli Sahne'de Huriye ve Hikmet, Ruhat gibi Müslüman kadınlar Afife'yi izlediler." Afife, Nezihe Araz'ın kaleminden ise şöyle seslenir: "Afife, 'beni acıyarak değil, düşünerek severek, kucaklayarak hatırlayın. Tiyatro varsa ben varım' inancı ve aşkıyla yaşıyordu. 'Olmak ya da olmamak' işte gerçek buydu onun için. 'Olmak'la sanatını icra etmek eşanlamlıydı, bu eşanlam da tiyatroydu. Toplum hayatında ilk olmak; yani onun deyimle 'ilk ateşi yakmak', 'ilk türküyü söylemek', 'ilk aşkı ya da direnişi başlatmak' bir olaydı ve bunun her zaman bir bedeli vardı. İlkler yol boyu bu bedeli ödediler." Zaptiye baskının ilkinde Afife arkadaşlarınca kaçırılmışsa da daha sonra sokakta polisce yakalanarak karakola götürülür. "Dinini, milliyetini unutan sen misin" diye hırpalanır. Babası da tiyatrocu olmasına karşıdır. Babasının gözünde Afife artık bir hayat kadınıdir. Evden ayrı yaşamak zorundadır. Bu arada Şehir Tiyatroları'ndaki ücretli görevine son verilir. Güvencesiz ve parasızdır. Önüne gecilmeyen şiddetli başağrıları başlar. Doktoru morfinle tedavi yoluna giderek büyük bir yanlış yapar. Afife artık bir morfinmandır. Bu nedenle yaşamının son yıllarını Bakırköy Akıl ve Sinir Hastanesi'nde geçirir ve 24 temmuz 1941'de, 39 yaşındayken hayata veda eder. Günün diğer önemli olayları 1784: Erzincan'da meydana gelen depremde 5 bin kişi hayatını kaybetti. 1829: William Austin Burt, daktilonun ilk hali olan tipografı buldu. 1888: 'Enternasyonal', ilk kez Fransa'nın Lille kentinde işçiler tarafından söylendi. 1909: 'Serbesti' gazetesinde, İttihat ve Terakki karşıtı yazılarıyla tanınan gazeteci Hasan Fehmi, Galata Köprüsü'nde kimliği belirlenemeyen bir kişi tarafından öldürüldü. 1911: İstanbul'da, Aksaray Yeşiltulumba'da çıkan büyük yangında yaklaşık 300 ev hasar gördü. 1919: Mimar Muzaffer Bey'in eseri olan 'Hürriyeti Ebediye' tepesi açıldı. 1919: Erzurum Kongresi başladı. Başkan seçilen Mustafa Kemal Paşa, uzun konuşmasında özetle, "...tarih bir milletin kanını, hakkını, varlığını hiçbir zaman inkar edemez. Bu nedenle böyle bir batıl örtünün arkasından vatanımız ve milletimiz aleyhinde verilen hükümler, kanaatler muhakkak iflasa mahkumdur" dedi. Kongre, 7 ağustosa kadar sürdü. 1925: Şair Arif Damar hayata merhaba dedi. 1932: Alman mimar Hermann Jansen'in hazırladığı Ankara Planı onaylandı. 1939: Hatay'da yönetim Türk hükümetine devredildi. 1948: Sessiz film devrinin büyük ustası, 'Bir Ulusun Doğuşu' filminin yaratıcısı ABD'li film yönetmeni D.W. Grffith yaşamını yitirdi. 1960: Türk Edebiyatçılar Birliği olağanüstü toplantı yaptı. Toplantıda Peyami Safa, Samet Ağaoğlu ve Faruk Nafız Çamlıbel, 27 mayıstan önce baskı rejimi taraftarı oldukları gerekçesiyle birlikten çıkarıldılar. 1967: Şair, yazar ve eğitimci Ahmet Kutsi Tecer 66 yaşında hayata veda etti. 1972: 'Fosforlu Cevriye' ve 'Ankara Mahpusu' romanlarıyla tanınan gazeteci ve yazar Suat Derviş 67 yaşında vefat etti. 1974: Kıbrıs'ta üç günlük harekatta 57 şehit, 184 yaralı ve 242 kayıp verildi. 1976: Sismik-1 araştırma gemisi (Hora), İstinye Tersanesi'nden törenle Ege'ye açıldı. 1989: Ressam Cevat Dereli 89 yaşında İstanbul'da yaşamını yitirdi. 1991: Türk hafif müziği sanatçısı Ertan Anapa, İstanbul'da yaşama veda etti. 1996: Aydın İdare Mahkemesi, Gökova, Yeniköy ve Yatağan termik santrallerinin çevreye zarar verdiği gerekçesiyle faaliyetlerinin durdurulması istemini kabul etti. 2000: Sunucu ve yazar Cenk Koray İstanbul'da vefat etti. 2000: Yasemin Dalkılıç, sualtı sporları limitsiz dalışta 120, limitli değişken ağırlıkla serbest dalışta ise 100 metre ile iki dünya rekoru kırdı. ********************************************* Tarihte bugün: 22 Temmuz 1912-1992 yılları arasında yaşayan Toto Karaca, küçük yaşlarda bale dersleri aldı. Müzikli oyunlarda 'İrma Toto' adını kullanmaya dikkat etti. Türk tiyatro ve sinemasının önemli karakter oyuncuları arasında sayılmaktadır. 1930'lu yıllarda Ömer Aydın'ın operetine geçti. Tiyatro sanatçısı Mehmet Karaca'nın eşi, Anadolu rock akımının en önemli temsilcilerinden Cem Karaca'nın annesidir. Gazeteci ve yazar Tevfik Yener, Bakırköy'de yıllarca komşuluk yaptıkları Karacalar'ı şöyle anlatır: Bahçesinde nadide güller yetişmiş ev, İstanbul'un o güzel günlerinde yapılmıştı. İki şöhretli kişi tarafından. Onlar, tiyatronun efsane sanatçılarıydı. İrma Toto ve Mehmet Karaca. Dokuz yıl çılgınlar gibi sevmişlerdi birbirlerini. Sonunda nikaha karar verdiler. 1930 yılında başlayan aşk, 1939'da belgelendi. İrma Toto sahnelerin bir numaralı kadın komedyeniydi. Eşi Mehmet Karaca, Şehir Tiyatrosu'nun yeri doldurulamaz oyuncularındandı. Mutluydu İrma ve Mehmet Karaca. Daha da mutlu olmak haklarıydı. Ve bir oğulları oldu. Adını Cem koydular. Çocuk yaşta çıktığı sahneyi bırakmadı. Yaşı sağlığını rahatsız etmeğe başladığı zamanlar da bile. Oyunculuk yaşam tarzıydı. Tiyatrolar ölünce onlar da gömülmedi. "Şimdi ne var?" dedi: "Televizyon mu? O zaman ben de dizilerde oynarım." Mehmet Bey'i kaybedince sarsıldı Toto Hanım, ama belli etmedi. Bir gün bana şöyle dedi. Evlerinin balkonunda 'akşamcı' kurallarını yerine getirdiğimiz sırada; "Tevfikciğim, pek sokağa çıkmıyorum artık. İstersen Necdet'i sen işe al." Necdet onların şoförüydü. Cem'i küçüklüğünden beri okula, işe taşımıştı. Mehmet Bey ve Toto Hanım'la yıllar boyu tiyatronun havasını solumuştu. Mezarı Şişli Ermeni Mezarlığı'nda annesi Mari Hranuş Felekyan ile teyzesi Vartiter Felekyan'la birliktedir. Günün diğer önemli olayları 1822: Avusturyalı genetik bilimci Johann Mendel doğdu. 1913: Sırbistan, İkinci Balkan Savaşı'ndan topraklarını genişleterek çıktı. Bükreş Anlaşması ile Osmanlı, Birinci Balkan Savaşı'nda yitirdiği Edirne ve Kırklareli'yi geri aldı. 1917: Rus Çarı'nın tahttan müzikilmesiyle kurulan geçici hükümette Alexander Kerenski başbakan oldu. 1922: İttihat ve Terakki liderlerinden Cemal Paşa, Gürcistan'da uğradığı suikastta öldü. 1924: Paris Olimpiyatları başladı. 1949: İstanbul'da, Türkiye'nin ilk ampul fabrikası açıldı. 1965: TBMM, Milli İstihbarat Teşkilatı Kuruluş Kanunu'nu kabul etti. 1967: Adapazarı ve çevresinde meydana gelen 7.2 büyüklüğündeki depremde 89 kişi öldü, 400'den fazla kişi yaralandı. 1974: Türkiye Birleşmiş Milletler'in Kıbrıs için yaptığı ateşkes çağrısını kabul etti. Yunan cuntasının Kıbrıs'ta işbaşına getirdiği Nikos Sampson cumhurbaşkanlığından istifa etti. 1980: DİSK Genel Başkanı ve Türkiye Maden-İş Sendikası Genel Başkanı Kemal Türkler, İstanbul'da öldürüldü. 1981: Terörist Mehmet Ali Ağca, Roma'da ömür boyu hapse mahkum edildi. 1987: İstanbul'un eski valilerinden Fahrettin Kerim Gökay vefat etti. 1987: Gazeteci Örsan Öymen 49 yaşında yaşama veda etti. 1991: Anayasa Mahkemesi sol görüşlü mahkumları da şartlı tahliye kapsamına aldı, Türkiye Birleşik Komünist Partisi'ni kapattı. 1996: Yazar Adalet Ağaoğlu, kaldırıma çıkan bir otomobilin çarpması sonucu ağır yaralandı. 2000: Belçika'da mahkumların her ay eşleri ya da sevgilileriyle en az 2 saat süreyle cinsel ilişkiye girmelerine izin verildi. 2002: DSP'den istifa edenler, Yeni Türkiye Partisi'ni kurdu. İsmail Cem'in genel başkanlığındaki YTP, 63 milletvekiliyle TBMM'de temsil edilmeye başlandı. 2003: Irak'ın devrik lideri Saddam Hüseyin'in oğulları Uday ve Kusay, Musul'daki çatışmada ölü ele geçirildi. 2004: İstanbul'dan Ankara'ya giden 1106 sefer sayılı Yakup Kadri Karaosmanoğlu adlı hızlandırılmış trenin dört vagonu Sakarya'nın Pamukova ilçesi yakınlarında raydan çıktı. Vagonların üstüste yığıldığı kazada 37 kişi öldü. *************************************** Tarihte bugün: 21 Temmuz Ernest Miller Hemingway, 1889'da Oak Park, Illinois'da doğdu. Altı çocuklu ailenin iki erkek çocuğundan biriydi. Adını, babası ve amcasının adlarından almıştı. Çocukluğunda eski bir müzisyen olan annesinden müzik dersleri aldı. İlk makalelerini lise yıllarında okul gazetesi olan 'Trapeze'de yayımladı. Yazılarında Ring Lardner etkisi gözlemleniyordu. 1917 yılında liseyi bitirdi. Lisenin ardından ailesinin isteğinin tersine üniversiteye gitmek yerine 'Kansas City Star' adlı gazetede muhabir olarak göreve başladı. Liseden mezun olduğu bu yıllarda Avrupa'da Birinci Dünya Savaşı başlamıştı. ABD o yıllarda savaş konusunda tarafsız kalsa da daha sonra nisan 1917'de savaşa girmesinin ardından Hemingway de orduya katılmak için başvurdu. Fakat sol gözündeki bozukluktan dolayı orduya alınamadı. 1917 sonlarına doğru Kızılhaç'ın da gönüllü aldığını duydu. Ocak 1918'de başvurusu kabul edildi ve ambulans şoförü olarak göreve alındı. Kızılhaç'ta çalışmaya başlar başlamaz gazetedeki işinden ayrıldı. Daha sonra o günleri, "gazetecilik yıllarında öğrendiğim kurallar en güzelleriydi ve tüm yazarlık hayatım boyunca onları unutamadım" diye hatırlayacaktı. Avrupa'da ilk vardığı şehir Paris oldu. Orduda bir süre normal bir görevli olarak çalışmasının ardından ambulans şoförlüğüne geçti. 8 haziran 1918'de birkaç adım ilerisinde patlayan bir Avusturya topu yüzünden ağır şekilde yaralandı. Yardım etmeye çalıştığı İtalyanlardan biri ölürken diğeri bacaklarını kaybetti. Aynı olayda başka yaralı bir İtalyan askerini cepheye taşımaya çalışırken bacaklarından yaralandı. Yaşananların ardından İtalyan gazetelerinde kahraman olarak ilan edilip, İtalyan hükümeti tarafından Gümüş Onur Madalyası ile ödüllendirildi. Hemingway bu olayı şöyle anlatıyordu: "Bazen savaşta ön saflarda büyük bir gürültü duyarsın, ben de aynı gürültüyü duydum; ardından ruhumun sanki bir mendilin cepten çekilişi gibi benden çekildiğini hissettim. Son olarak ise ruhumun bir bütün halinde tekrar bedenime döndüğünü fark ettim ve o andan itibaren benim için ölüm yoktu." Bu olayların ardından Milano'da bir hastanede tedavisini tamamlarken hemşire Agnes Von Kurawsky ile tanıştı. Bu, ölümsüz eserlerinden olan 'Silahlara Veda'yı (A Farewell to Arms) adlı eserini yazmasını sağladı. Tekrar ABD'ye döndü, ailesinin iş bulması için yaptığı baskılara rağmen sakatlığından dolayı ordunun verdiği parayla 1 yıl kadar işsiz yaşadı. Daha sonra 1921'de eşi Hadley Richardson ile tanıştı ve evlendi. Aynı yıl Chicago'ya göçtü. Toronto'da bulunan 'Daily Star' adlı gazetede yazmaya başladı. Gazetede iş bulduktan sonra ilk iş olarak Paris'e taşındı. Paris yıllarında birçok yazarla tanıştı. Kendine yavaş yavaş da olsa bir isim yapmaya çalıştı, ama 1923'te eşinin hamile olduğunu fark edince çocuklarının Kuzey Amerika'da doğması için ABD'ye döndüler. 1924'te ilk çocukları doğdu. Hemingway ailesi aynı yıl Paris'e döndü. 1925-1929 arasında yazarlık yıllarının en güzel örneklerini verdi. Hiç tanınmayan bir yazarken birdenbire dünyanın en ünlü yazarları arasına girdi. İlk basılan romanı olan 'Güneş de Doğar' bu yıllarda yayımlandı. 'Güneş de Doğar' adlı eserinde savaş yorgunu bir askerin anılarını anlatan Hemingway 1929'da basılan 'Silahlara Veda' ile çok büyük yol kaydetti. 'Silahlara Veda'da yaralı bir askerin bir hemşireye duyduğu aşkı dile getiriyordu. Bu romanında kahraman hem yaralanıyor hem de hamile olan sevgilisinin ölümüne dayanmaya çalışıyordu. Böylece savaşın anlamsızlığına da değinmeyi amaçlıyordu. 1931'de, Avrupa anılarından olan İspanya yıllarına dair 'Öğleden Sonra Ölüm'ü yazdı. Afrika'da yaptığı turla ilgili yazılarını 'Afrika'nın Yeşil Tepeleri'nde topladı. 1940'ya ise en başarılı eserlerinden olan 'Çanlar Kimin İçin Çalıyor' (For Whom the Bells Toll) adlı eserini yazdı ve mesleğinde zirveye ulaştı. 1942'de ABD Deniz Kuvvetleri'ne girdi. 1944'te Fransa çıkarmasına katıldı, Paris'in kurtuluşuna şahit oldu. 1950'de çok da başarılı olmayan 'Irmaktan Öteye ve Ağaçların İçine' adlı eserlerini yazdı. 1952'de gerçek başyapıtı olan 'İhtiyar Adam ve Deniz'i kaleme aldı. Bu kitapta insanın yaşama nasıl bağlanması gerektiği ve aslında insan yaşamında her şeyin boş olduğuna dair olan fikirlerini belirtti. 1953'te aynı eseri ile Pulitzer Ödülü'nü aldı. 1954'te ise Nobel Edebiyat Ödülü'ne layık görüldü. Hemingway, çok tutkulu bir yaşamın ardından 1961'de Ketchum, Idaho'da av tüfeği ile intihar etti. Günün diğer önemli olayları 1904: Sibirya'yı bir uçtan bir uca geçen demiryolu tamamlandı. 1936: Montreux Sözleşmesi'nin imzalanması üzerine, Türk askeri Çanakkale ve İstanbul boğazlarındaki askeri olmayan sahalara yerleşti. 1940: Litvanya, Letonya ve Estonya, Sovyetler Birliği'ne katılma kararı aldı. 1946: Türkiye'de ilk çok partili seçim yapıldı. 1959: Kars'ta faaliyete geçen Sütlübiyan Dağı'nda iki krater oluştu. Yanardağın tehdit ettiği Pernavut kasabası boşaltıldı. 1969: Apollo-11 uzay aracı fırlatıldıktan dört gün sonra Ay'a ulaştı. Neil Armstrong, Ay'a ayak basan ilk insan oldu. 1967: Türkiye İşçi Partisi İstanbul Milletvekili Çetin Altan'ın dokunulmazlığı kaldırıldı. 1974: Türk jet uçakları Yunan gemisinin Baf'a personel ve malzeme götürdüğünü belirleyerek, dönmeleri için ihtarda bulundu. Yunan gemileri deniz ve havadan yapılan ihtara uymayarak, Türk donanmasına ateş etti. Kocatepe Muhribi, yanlışlıkla Türk uçaklarınca batırıldı. 1992: Tiyatro ve sinema sanatçısı Yavuzer Çetinkaya 44 yaşında hayata veda etti. 1996: Grekoromende Hamza Yerlikaya, Atlanta Olimpiyatları'nda altın madalya kazandı. 2000: Çeşme'deki Dünya Lazer Radyal Gençler Şampiyonası'nda Güray Zümbül, altın madalya kazanarak Türkiye'ye bu daldaki ilk dünya şampiyonluğunu getirdi. 2000: Fransa'da yargıtay zinayı bireysel özgürlük olarak tanımladı. 2005: Yönetmen, müzik yapımcısı ve besteci Hulki Saner 84 yaşında vefat etti. *********************************************** Tarihte bugün: 20 Temmuz Türkiye Cumhuriyeti Devleti Türk Silahlı Kuvvetleri, Garanti Anlaşması'nın üçüncü maddesine istinaden 20 temmuz 1974'te Kıbrıs Barış Harekatı'nı gerçekleştirdi. 1571'de Osmanlı yönetimi Kıbrıs'ta yer aldı. Daha önce Ada'da Venedikliler egemendi. Osmanlı yönetimi, Venedikliler'in elindeki mülkü Rum Ortodoks Kilisesi'ne aktardı. Kiliseye geniş yetkiler verdi. Böylece Rum Kilisesi'ne ve toplumuna güç geldi. Giderek bu güç Anadolu'dan gelip yerleşen Türklere karşı kullanılacaktı. 1878'de Rusya karşısında zor durumda kalan Osmanlı, Kıbrıs'ın yönetimini geçici olarak İngiltere'ye verdi. Birinci Dünya Savaşı'nda da İngiltere, Kıbrıs'a el koydu. 1950'lerin sonlarında bağımsızlık hareketi başladı ve uluslararası anlaşmalara dayanan bir Türk-Rum Ortak Devleti kuruldu. Fakat Rumlar böyle bir ortak devlete razı olmadı. Kıbrıs'ın tüm yönetimine kendileri el koyma yoluna gittiler; anlaşmaları, uluslararası anlaşmaları çiğneyerek ve anayasayı çiğneyerek ve soykırımla Türklere saldırılarda bulunarak, 1963 yılında ortak devleti yıktılar. Zürih Antlaşması (11 şubat 1959) Madde 3: Bu antlaşma hükümlerinin herhangi birinin çiğnenmesi halinde Yunanistan, Türkiye ve İngiltere bu hükümlere saygıyı sağlamak için gerekli girişimlerin yapılması ve önlemlerin alınması maksadıyla aralarında danışmalarda bulunmayı üstlenirler. Üç garantör devletten biri, birlikte veya birbirleriyle işbirliği halinde hareket etmek olanağı bulunmadığı taktirde, bu antlaşmanın oluşturduğu durumu münhasıran yeniden oluşturmak gayesi ile hareket etmek hakkını korumaktadırlar. Atina Yüksek Mahkemesi, 1979'da aldığı kararla Türkiye'nin müdahalesinin, anlaşmanın dördüncü maddesine uygun olduğunu onayladı. Avrupa Konseyi de 1974'te almış olduğu 873 sayılı karar ile Türk müdahalesinin yerinde olduğunu kabul etti. 5 temmuz 1974'te Türkiye, Yunanistan ve İngiltere dışişleri bakanları Birinci Cenevre Konferansı çalışmalarına başladı. 30 temmuzda sona eren konferansta Türk tarafının istekleri doğrultusunda şunlar kabul ve ilan edildi: Ada'da bir güvenlik bölgesinin kurulması, Rum ve Yunan işgalindeki Türk bölgelerin derhal boşaltılması, esir durumda olan asker ve sivillerin mübâdele edilmeleri veya serbest bırakılmaları, barışın sağlanması ile birlikte anayasaya uygun bir hükümetin yeniden kurulmasının temini, Kıbrıs Cumhuriyeti'nde Kıbrıs Türk Toplumu ile Kıbrıs Rum Toplumu olmak üzere iki otonom idarenin mevcudiyeti. Başkaban Bülent Ecevit, gelişmelerin kötüye gitmesi üzerine görüşmeler yapmak üzere Londra'ya gitti. Ancak Ecevit'e rağmen Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan, Genelkurmay Başkanı'na Kıbrıs Barış Harekatı'nı başlatma emrini verdi. Erbakan'ın planı, adanın tamamını ele geçirdikten sonra, masada toprakların bir kısmından Kıbrıs Türk Devleti'nin tanınması karşılığı verilmesiydi. Günün erken saatlerinde, Türk Kara, Deniz ve Hava kuvvetleri Kıbrıs'a havadan müzikdirme ve denizden çıkarma yapmaya başladı. Acil olarak toplanan TBMM, hükümete genel savaş açma yetkisi verdi. 14 ilde sıkıyönetim ilan edildi. Bu karar, İngiltere ve Yunanistan büyükelçilerine bildirildiği gibi, Ankara'da bulunan ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Sisco'ya da iletildi. Pakistan, Afganistan ve İran Türkiye'ye yardım sözü verdi. Libya Devlet Başkanı Kaddafi ihtiyaç duyulan tüm askeri mühimmatların kullanılabileceğini bildirdi. Türk kuvvetleri 22 temmuzda Girne'yi ele geçirdi. Türk paraşütçüleri Kıbrıs'ın başkenti Lefkoşa'nın Türk kesimine indi. Yunan birliklerinin adada garantör olarak bulunan Türk birliğine saldırmasıysa çarpışmaların ada geneline yayılmasına neden oldu. 22 temmuz akşamı Türkiye, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin ateşkes kararını kabul etti. Türk müdahalesi sonucu Yunanistan'daki cunta idaresi ve Kıbrıs Nikos Sampson Hükümeti de yıkıldı. Günün diğer önemli olayları 1402: Yıldırım Bayezid'ın komutasındaki Osmanlı ordusu, Ankara Meydan Muharebesi'nde Timur'un ordularına yenildi. 1919: Mustafa Kemal Paşa, daha Milli Mücadele'nin başında cumhuriyet kavramını dile getirdi. Mazhar Müfit (Kansu) Bey'in, Erzurum'da iken, "başarı takdirinde hükümet şekli ne olacak" sorusuna, "açıkça söyleyeyim: Hükümet şekli, zamanı gelince cumhuriyet olacaktır" yanıtını verdi. 1922: Mustafa Kemal'in Başkomutanlığı, süresiz olarak uzatıldı. Bu dördüncü ve son uzatma oldu. 1923: Meksika'da devrimci Panço Villa, bir intikamcı tarafından öldürüldü. 1936: Boğazlar'ın Türkiye egemenliğine geçişini sağlayan Montreux Boğazlar Antlaşması imzalandı. 1948: Rock şarkıcısı Carlos Santana doğdu. 1959: Oyun yazarı Müsahipzade Celal 91 yaşında vefat etti. 1965: Adalet Partisi'nin yeni amblemi kırat oldu. 1967: Ressam Fikret Mualla 64 yaşında Paris'te hayata veda etti. 1972: Kuruluş yasası 4 temmuz 1972'de çıkarılan Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başkanlığı kuruldu. 1973: Çinli dövüş sanatları ustası ve sinema oyuncusu Bruce Lee yaşamını yitirdi. 1975: Ege Ordusu kuruldu ve komutanlığına Orgeneral Turgut Sunalp getirildi. 1976: Kıbrıs Barış Harekatı'nın ikinci yıldönümü, Kıbrıs Türk Federe Devleti'nde Barış ve Özgürlük Bayramı olarak kutlandı. 1997: Avrupa Birliği'nin Rum kesimiyle tam üyelik görüşmelerine karşılık Türkiye ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti arasında ortak savunma doktrini oluşturulacağı yönünde ortak deklarasyon yayımlandı. 1998: İrticai faaliyetleri saptanan 328 vali yardımcısı ve kaymakamın görevden alınmasına ilişkin kararname, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e sunuldu. 2001: Türk atlet Ebru Kavaklıoğlu, Monaco Grand Prix'si bayanlar 5 bin metrede ikinci olarak bu yarışmada ilk üçe giren ilk Türk sporcusu oldu. 2005: İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, İsviçre'de, basın toplantısında, "Ermeni soykırımı uluslararası bir yalandır" dediği için savcılığa bağlı polislerce ifadesine başvurulmak üzere gözaltına alındı. ***************************************** Tarihte bugün: 19 Temmuz Elvis Aaron Presley, 8 ocak 1935'te Tupelo, Missisippi'de doğdu. Çocukluğu boyunca Pentecostal kilise korosunda şarkı söyledi. 1948'de ailesi Memphis'e yerleşti. Blues ve cazla tanışması ve bu müzik türlerine ilgi duyması onu şarkı söylemeye itti. 1953'te liseden mezun olduğunda müzik firmalarının kapısını aşındırmaya başlamıştı. 'My Happiness' ve 'That's When Your Heartaches Begin' parçalarını annesine doğumgünü hediyesi olarak yazmıştı. Memphis Recording ve Sun Recording'e giderek sesini dinlemelerini istedi. Plak yapımcısı ve müzik şirketi sahibi Sam Phillips, Elvis'in ses tonundan ve müzik tarzından çok etkilendi. 1954'te gitarda Scotty Moore, bas gitarda Bill Black ile birlikte üçlü ilk stüdyo kayıtlarını yaptılar. 'That's All Right' ve 'Blue Moon of Kentucky' country, blues tarzında hareketli rock'n roll parçalarıydı. Sun Records'la yaptığı kontrat RCA Record firmasına satılınca yavaş yavaş kariyer basamaklarını tırmanmaya başlamıştı. Bu sıralarda çıkardıkları beş single gençlerin ilgisini çekerek müzik listelerinde ilk 10'a girmeye başlamıştı. Bu beş single içinde en ilgi çeken parça ise 'I Forgot to Remember to Forget' olmuş ve country listelerine bir numaradan girmişti. 'Heartbreak Hotel' parçası ise Elvis Presley'in tekrar müzik listelerine girip sekiz hafta boyunca listelerde kalmasıyla son buldu. Ed Sullivan'ın televizyon programına çıkan Elvis Presley, hareketleri ve konuşmasıyla ilgi çekti. Bu ilginin farkına varan ve onların doğrudan kalplerinde son bulan parçalarla karşılık veren Elvis bu dönemde 'Don't Be Cruel', 'Hound Dog', 'Love Me Tender', 'All Shook Up' ve 'Jailhouse Rock' parçalarını yaptı. 'I Want You, I Need You, I Love You' parçasıyla 11 hafta boyunca listerde kalan Elvis hızla yükseliyordu. 1956 kasımında 'Love Me Tender' filmyle kamera karşısına geçti. Böylece Elvis'in Hollywood serüveni başladı. Bu filmden iki ay önce 'Love Me Tender'ı televizyon ekranlarında, onu izleyen 54 milyon izleyici önünde söyleyerek ününe ün kattı. Artık ABD onu konuşmaya, onu dinlemeye başladı. Fakat o büyük felaket bilinmiyordu. 1955'in sonlarına doğru, Dj Bill Randle'nın kariyerini anlatan 'The Pied Piper of Cleveland' adlı belgeselde göründü. Film Elvis Presley de dahil sanatçıların sahne performanslarını mercek altına alıyordu. Bu film sadece Cleveland'da bir defa gösterildi, ayrıca şu anda nerede olduğu bilinmediğinden bazı Elvis araştırmacıları bu filmin hiç var olmadığını iddia etseler de bu doğru değildir. 'Love Me Tender' filmiyle gerçek anlamda başlayan sinema yolculuğu toplam 31 film sürdü. Bu filmler genelde müzikal olup, Elvis'in asi bir rock'n roll şarkıcısı halinden herkese hitap eden, uysal haline geçişini göstermektedir. Elvis, bütün yönetmenleri tarafından övülmüş, şöhretine rağmen çok çalışkan ve nazik oluşundan dem vurulmuştu. 'Jailhouse Rock' (1957), 'King Creole' (1958) ve 'Flaming Star' (1960) en iyi fimleri olarak anılır. 1973 yılında eşinden boşanan Elvis Presley, 1977 yılında Indianapolis'deki son konserinden sonra 16 ağustos 1977'de hayata veda etti. Açıklama yapan doktoru Jerry Francisco, ölümüne kalp yetmezliğinin neden olduğunu söyledi. Tüm dünyada milyonlarca hayranı bulunan Elvis Presley, rock'n roll müziğinin öncüsü, kralı ve babası olarak anılır. Günün diğer önemli olayları 1670: Şarap içilmesi yasaklanan İstanbul'da bütün meyhaneler yıktırıldı. 1834: Fransız empresyonist ressam Edgar Degas hayata merhaba dedi. 1928: Mısır'da Kral Fuat, parlamenter yönetime son verdi. 1929: İtalyan ressam Fausto Zonaro, San Remo'da hayata veda etti. 1933: Denizli Çivril'de meydana gelen 5.7 büyüklüğündeki depremde 20 kişi öldü. 1943: Müttefikler Roma'ya hava saldırısı yaptı: 1,400 ölü. 1948: Gizli oy, açık sayım sistemini getiren yeni Seçim Kanunu kabul edildi. 1958: Nükleer silah taşıyan ABD uçakları İncirlik Üssü'ne indi. 1974: İspanya'da General Fransisco Franco, sağlık gerekçesiyle yönetimi Kral Juan Carlos'a devretti. 1974: Türk Deniz Kuvvetleri'ne ait bir filo, çıkarma gemileriyle Akdeniz'e açıldı. 1980: 12 mart dönemi başbakanı Nihat Erim, İstanbul'da öldürüldü. 1980: 22'nci Olimpiyat Oyunları SSCB'nin başkenti Moskova'da başladı. 1987: Türk atlet Mehmet Terzi, San Francisco Maratonu'nu 2 saat 14 dakika 7 saniyelik derecesiyle kazandı. 1990: Karun Hazinesi'nin Türkiye'ye iadesi için açılan davada, New York Federal Mahkemesi Türkiye lehine karar verdi. Metropolitan Museum of Art yetkililerinin hazineyi Türkiye'ye iade etmeyi kabul etmesi üzerine anlaşmaya varıldı ve hazine ekim 1993'te Ankara'ya getirildi. 1993: İstanbul Su ve Kanalizasyon İşletmesi Genel Müdürü Ergun Göknel yolsuzluk iddiasıyla görevden alındı. 1996: Kültür Bakanı İsmail Kahraman "toplumun geniş kesimleri Kırkpınar Yağlı Güreşleri'ni seviyor. Opera ve bale için aynı şeyi söylemek mümkün değil" dedi. 2000: Liseli iki kız öğrenciye gözaltında cop ile tecavüz ettiği iddiasıyla yargılanan polis memuru Gürkan İlhan'a, Hatay Emniyet Müdürlüğü tarafından üstün başarı belgesi verildi. ******************************************* Tarihte bugün: 18 Temmuz 15 mart 1888'de İstanbul'da doğan Refik Halit Karay, Galatasaray Lisesi'ndeki öğreniminden sonra Hukuk Fakültesi'nde okudu ve bir yandan da Maliye Nezareti'nde çalıştı. Meşrutiyetin ilanı üzerine okulunu ve işini bırakarak gazeteciliğe başladı. 'Servet-i Fünun' ile 'Tercüman-ı Hakikat' gazetelerinde çevirmenlik yaptı ve yalnızca iki hafta çıkabilen 'Son Havadis' gazetesini kurdu. Fecr-i Ati topluluğunda yer alan Refik Halit, 'Kalem' ve 'Cem' mizah dergilerinde 'Kirpi' imzasıyla yazılar yayımladı. Ancak, yönetimdeki İttihat ve Terakki Fırkası'na muhalif tutumu yüzünden Sinop'a sürüldü. Sürgün dönemi Çorum, Ankara ve Bilecik'te devam eden Karay, 1918'de Ziya Gökalp'in çabalarıyla İstanbul'a dönerek Robert Kolej'de Türkçe öğretmenliğine ve gazeteciliğe başladı. Mütareke yıllarında Hürriyet ve İtilaf Fırkası'na giren Karay, 1922'de 'Aydede' adlı mizah dergisini çıkarmaya başladı. Kurtuluş Savaşı'na karşı yazıları ve davranışları nedeniyle zaferden sonra 'Yüzellilikler' listesine alınınca, yurdu terk etmek zorunda kaldı. 15 yıllık sürgün yaşamını Beyrut ve Halep'te geçiren yazar, burada 'Doğruyol' ve 'Vahdet' adlı Türkçe yayımlanan gazeteleri yönetti. Yakup Kadri Karaosmanoğlu, 'Gençlik ve Edebiyat Hatıraları'nda, Atatürk'ün yazılarını çok sevdiği Karay'ın yurda dönmesini istediğini ve İçişleri Bakanı'na bu durumu çözmesini söylediğini, bunun üzerine bakanın Karay'a bir sınır karakoluna teslim olmasını teklif ettiğini, ancak Karay'ın bu çözümü reddettiğini ve 'Yüzellilikler'in affı için 1938'de bir kanun çıkarıldığını yazar. Refik Halit Karay yurda döndükten sonra yeniden gazeteciliğe başladı, ancak politikayla hiç ilgilenmedi. Tedavi gördüğü Şişli Sağlık Yurdu'nda 18 temmuz 1965'te hayata veda etti. Ali Canip Yöntem, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Ahmet Haşim, Celal Sahir gibi sanatçılarla Fecr-i Ati topluluğunu oluşturdu. Türk öykücülüğünün Anadolu'ya yönelmesini sağladı, yapıtlarında akıcı, gündelik konuşma dilini kullandı. Romanlarında gerçekçilikten popüler romana doğru bir geçiş gösteren Karay'ın önemli yapıtları arasında 'İstanbul'un İki Yüzü', 'Nilgün', 'Bugünün Saraylısı', 'Guguklu Saat', 'Üç Nesil, Üç Hayat' sayılabilir. Günün diğer önemli olayları 1811: 'Vanity Fair' adlı romanıyla bilinen İngiliz romancı William Makepeace Thackeray hayata merhaba dedi. 1904: Rusya-Japonya savaşı başladı. 1918: Güney Afrika'nın siyah lideri Nelson Mandela doğdu. 1920: Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde milletvekilleri, Misakı Milli andı içti. 1922: 20'nci yüzyılın en önemli tarih ve felsefe yapıtlarından biri olan 'Bilimsel Devrimlerin Yapısı'nın yazarı, ABD'li bilim siyasetçisi Thomas Kuhn dünyaya gözlerini açtı. 1925: Adolf Hitler, 'Kavgam' (Mein Kampf) adlı kitabını yayımladı. 1930: Ankara Etnoğrafya Müzesi halka açıldı. 1932: Türkiye, Milletler Cemiyeti'ne 56'ncı üye olarak girdi. 1932: Ezanın Türkçe okunacağı açıklandı. Uygulamaya kısa süre sonra geçildi. 1951: İngiltere, Türkiye'nin NATO'ya girişine onay verdi. 1955: Almanya'nın geleceğinin görüşüldüğü Dört Büyükler Konferansı, Cenevre'de başladı. 1968: ABD'ye ait Altıncı Filo askerlerini denize atma iddiasıyla 30 öğrenci tutuklandı. İTÜ rektör, dekan ve senato üyeleri tutuklamaları protesto ederek istifa etti. 1974: Kıbrıs'ta Türkiye ve Rum kesimlerini ayıran Yeşil Hat'ta hava gerginleşti. TBMM olağanüstü toplantı yaparak Kıbrıs'ta darbeyle ortaya çıkan durumu görüştü. ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger'ın özel temsilcisi Joseph Sisco Ankara'ya geldi. Sisco'nun Atina girişimlerinden sonuç alınamayacağı anlaşıldı. Bunun üzerine Deniz Kuvvetleri'ne ait bir filo 19 Temmuz'da çıkarma gemileriyle Akdeniz'e açıldı. 1976: Sovyetler Birliği'nin ilk uçak gemisi Kiev, boğazlardan geçti. 1982: Her yıl 24 kasımında Öğretmenler Günü kutlanması amacıyla bir yönetmelik yayımladı. 1989: Kemal Horzum, Emlak Bankası'nı dolandırdığı gerekçesiyle tutuklandı. 1996: Selçuk Parsadan davası başladı. Parsadan'ın dönemin başbakanı Tansu Çiller'i örtülü ödenekten 5.5 milyar lira dolandırdığı iddia edildi. 1998: İnsanlık ve savaş suçu işleyenlerin yargılanabilmeleri için uluslararası mahkeme kurulmasını öngören sözleşme, Roma'da imzalandı. 2002: Gazeteci ve yazar Metin Toker, Ankara'da vefat etti. 2004: İkinci Dünya Savaşı sonunda, tarihte savaş amaçlı kullanılmış ikinci ve son atom bombasını Japonya'nın Nagasaki kentine bırakan ABD'li pilot Charles W. Sweeney 84 yaşında yaşama veda etti. ************************************* Tarihte bugün: 17 Temmuz Mimar Emin Onat 1908 yılında İstanbul'da doğdu. Beyazıt Numune Mektebi ve Vefa Sultanisi'nden sonra, 1926'da Mühendis Mektebi'ne (sonradan Yüksek Mühendis Mektebi) girdi. Üstün başarısı nedeniyle üçüncü sınıftayken bu okula öğretim üyesi olmak üzere seçildi ve eğitimini tamamlaması için İsviçre'deki Zürich Teknik Üniversitesi'ne gönderildi. Burada Otto Rudolf Salvisber'in öğrencisi oldu. Mimarlık eğitimini 1934'de tamamlayarak Türkiye'ye döndü. 1935'te Yüksek Mühendis Mektebi Mimarlık Şubesi'ne müderris yardımcısı olarak atandı. 1938'de profesör oldu ve okulun Mimarlık Şubesi başkanlığına getirildi. 1943'te Yüksek Mühendis Okulu, İstanbul Teknik Üniversitesi'ne dönüştürülünce, Mimarlık Fakültesi dekanı seçildi ve iki dönem bu görevi sürdürdü. 1950-1953 yılları arasında İTÜ'nün rektörlüğünü yaptı. 1954-1957 yılları arasında İstanbul Milletvekilliği yaptıktan sonra üniversitedeki görevine döndü. Emin Onat genel olarak tasarımlarını akılcı ve işlevci doğrultuda gerçekleştirmiş bir mimardı. İsviçre'de ilk öğrenciliği sırasında yapıyı işlevlerinden yola çıkarak biçimlendirmeye yönelik çağdaş mimarlık ilkelerini tanındı, bunları daha sonraki tasarımlarında da uyguladı. Onun bu özelliği, çağdaş yapılarda eski Türk mimarlığına özgü öğelerin kumlanılmasıyla, ulusal bir mimarlık yaratılabileceğinin düşünüldüğü bir dönemde, mimarlar arasında bir denge sağlaması açısından önem taşır. Gerek H. Eldem ile ortak çalışmalarında, gerekse çeşitli etkileri özgün ve çağdaş bir bireşime dönüştürme başarısını gösterdiği Anıtkabir tasarımında, bu yaklaşımının olumlu izleri açıkça görülür. Emin Onat, Türk mimarlarını uluslararası alanda da temsil etti. Uluslararası Mimarlar Birliği (UIA) Türkiye kesiminin çekirdeğini kurdu ve 1948'de Ilozan'da yapılan ilk genel kurula katılan Türk mimarları arasında yer aldı. Mimarlık alanındaki çalışmaları nedeniyle, 1946'da Britanya Kraliet Mimarlık Enstitüsü (RIBA) tarafından onursal yazışman üyeliğine seçildi. 1956 yılında AFC'deki Hannover Teknik Üniversitesi'nden onursal doktorluk unvanı alan Emin Onat, 17 temmuz 1961 tarihinde İstanbul'da hayata veda etti. Modern Türk mimarlığının en büyük ustalarından biri olan Onat'ın yapıtları arasında Çanakkale Anıtı, İstanbul Radyoevi, İstanbul Üniversitesi Fen-Edebiyet Fakültesi, Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi ve İstanbul Adalet Sarayı da sayılabilir. Günün diğer önemli olayları 1487: 1501-1524 yılları arasında İran'a hükmeden Safevi hanedanının kurucusu Şah İsmail doğdu. Şah İsmail, İran'ı Sünnilik'ten Şiiliğe geçirmişti. 1879: İstanbul'da tersane işçileri greve gitti. 1929: Sovyetler Birliği, Çin'le diplomatik ilişkilerini kesti. 1934: Kanadalı aktör Donald Sutherland hayata merhaba dedi. 1936: İspanya Fas'ında General Fransisco Franco, cumhuriyetçi hükümete isyan etti. İspanya içsavaşı başladı. 1945: ABD Başkanı Harry Truman, Sovyetler Birliği lideri Josef Stalin ve İngiltere Başbakanı Winston Churchill, Almanya'da bir araya gelerek İkinci Dünya Savaşı sonrası dünyanın bölüşümünü belirlediler. 1958: ABD'nin Lübnan çıkarmasına ve İncirlik Üssü'ne asker göndermesine karşı çıkan Sovyetler Birliği, Türkiye sınırında askeri manevralara başladı. 1963: Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu'nun (TÜBİTAK) kuruluş yasası kabul edildi. 1963: Helsinki'de yapılan uluslararası atletizm yarışmasında 5 bin metrede Muharrem Dalkılıç birinci oldu. 1965: Senaryosunu Vedat Türkali'nin yazdığı, Ertem Göreç'in yönettiği 'Karanlıkta Uyananlar' filmi yasaklandı. 1967: ABD'li caz ustası John Coltrane yaşamını yitirdi. 1968: Üniversite öğrencileri ABD'ye ait Altıncı Filo askerlerini denize attı. Polis İstanbul Teknik Üniversitesi Yurdu'nu bastı, 53 öğrenci ve dört polis yaralandı. 1992: Slovak Parlamentosu bağımsızlık ilan etti. Çekoslovakya, Çek ve Slovak cumhuriyetleri adıyla iki devlet oldu. Çekoslovakya Devlet Başkanı Vaclav Havel istifa etti. 1994: Dünya Kupası finalinde penaltılar sonucunda İtalya'yı 3-2 yenen Brezilya dördüncü kez dünya şampiyonu oldu. 2000: İran Hükümeti, kız öğrencilerin üniformalarına renkli olabilme serbestisi getirdi. 2000: İtalya'da bir tecavüz davasında, tecavüze uğrayan kadın 'sadece beş dakika direndi' diye tecavüzcü suçsuz bulundu. ************************************************ Tarihte bugün: 16 Temmuz Ozanlar ozanı Aşık Veysel'e 1974 yılında Meclis kararıyla aylık bağlandı. Aşık Veysel'i şair Ümit Yaşar Oğuzcan anlatıyor: Aşık Veysel, hayatını anlattığı bir şiirinde, "Üçyüzonda gelmiş idim cihana" diyor. Yıl 1894 oluyor hesapça. Sivas'a bağlı Şarkışla ilçesinin Sivrialan köyünde dünyaya gelmiş. Anası Gülizar, bir yaz günü köy dolaylarındaki Ayıpınar merasına koyun sağmaya gittiğinde; oracıkta bir yol üstünde doğurmuş Veysel'i. Göbeğini de kendi eliyle kesmiş. Yaman kadınmış Gülizar ana. Bebesini bir çaputa sarıp yürüye yürüye köye dönmüş. Babası Ahmet; bebenin adını Veysel koymuş. Yıllar geçmiş aradan büyümüş, konuşmuş, yürümüş Veysel çocuk. Böylece yedi yaşına varmış. O yıl bir çiçek hastalığı salgını olmuş Sivas'ta. Küçük Veysel de yakalanmış. Sol gözünde, çiçeğin beyi çıkmış kendi deyimiyle... Göz akıp gitmiş. Sağ gözüne de perde inmiş, önceleri. Yalnız ışığı seçebiliyormuş, bu gözüyle. Babasına; "çocuğu Akdağmadeni'ne götür, orada bu gözünü açacak bir doktor var" demişler. Sevinmiş Ahmet emmi. Gel gör ki, talihsizlik yine yakasını bırakmamış Veysel'in. Bir gün inek sağarken babası yanına gelmiş. Veysel ansızın donuverince; yakında bulunan bir değneğin ucu öteki gözüne girivermiş. O göz de akıp gitmiş böylece. Veysel'in Ali adında bir ağabeysi ve Elif adında bir kız kardeşi varmış. Hepsi çok üzülmüşler Veysel'in kötü kaderine. Babası meraklı adammış. Halk ozanlarından şiirler okuyup ezberleterek avutmaya çalışmış oğlunu. Sivas'ın köyleri saz şairleriyle dolu. Onlar da ara sıra gelip Ahmet emminin evine uğrarlarmış. Veysel ilgiyle dinlermiş çalıp söylediklerini. Babası, oğlunun ilgisini görünce; bir saz alıp vermiş ona. İlk saz derslerini, babasının arkadaşı olan Çamşıhlı Ali Ağa'dan almış. Ve git gide, kendini iyice saza vermiş Veysel. Ünlü halk ozanlarının şiirlerini çalıp söylemiş bir zaman. Yirmibeş yaşındayken (1919) anası, babası Veysel'i Esma adında bir kızla evermişler ve kısa süre sonra ikisi de göçüp gitmiş bu dünyadan (1921). Acı üstüne acı gelmiş, ama bitmemiş talihin kötü oyunu. İkinci çocuğu on günlükken, anasının mem*si ağzına tıkanarak ölmüş, ardından da karısı yanaşmalarıyla evden kaçmış. Bu olay çok koymuş Veysel'e. Daha dertli olmuş ve iyice içine kapanmış. Karısı koyup gittiğinde bir kızı varmış Veysel'in. Daha bir yaşını bile bitirmemiş. İki yıl kucağında gezdirmiş Veysel, ne çare o da yaşamamış. Bu sıralar Veysel'i yeniden evermişler. Bu karısı yedi çocuk vermiş aşığa. Biri ölmüş, iki oğlan, dört kız, altısı sağ. Onlar da 18 torun vermiş Veysel'e. Aşık Veysel, Cumhuriyet'in onuncu yıl dönümüne rastlayan 1933 yılına kadar, başka ozanların şiirlerini çalıp söylemiş. Kendi deyişlerini söylemekten utanır, çekinirmiş. O yıllarda şairlerimizden rahmetli Ahmet Kutsi Tecer tanımış Veysel'i. Onun ışık tutuculuğuyla Veysel'in şiirleri aydınlığa kavuşmuş. Veysel; şairliğinin gelişmesinde Tecer'in büyük yardımlarını gördüğünü söylerdi her zaman. Veysel'in gün ışığına çıkan ilk şiiri Gazi Mustafa Kemal Pasa için söylediği: "Türkiye'nin ihyası Hazreti Gazi" mısrasıyla başlayan şiirdir. Bundan sonra bütün yazdıklarını çalıp söyler olmuştu. 1933 yılına kadar, köyünden dışarı hemen hemen hiç çıkmadığı halde; bundan sonra bütün yurdu dolaşmış, yurdunun çeşitli şehirleriyle kasabalarını, köylerini yakından tanımıştır. Halk ozanlarından en çok Karacaoglan'ı, Yunus'u, Emrah'ı, Dertli'yi severdi. Çağımızın ozanlarından Ahmet Kutsi Tecer'in ayrı bir yeri vardı Veysel'de. Onun aracılığıyla köy enstitülerinde bir süre saz öğretmenliği de yapmıştı Veysel. 1952'de İstanbul'da büyük bir jübilesi yapılan Aşık Veysel'e 1965'te Türkiye Büyük Millet Meclisi, anadilimize ve milli birliğimize yaptığı hizmetlerden dolayı özel bir kanunla vatani hizmet tertibinden aylık bağlamıştı. Veysel'in bir başka özelliği daha vardı; köyünde ve çevresinde ondan önce bir tek meyve ağacı olmadığı halde, Sivrialan'da ilk meyve bahçesini o yetiştirmişti. Hem öyle bir bahçe ki, içinde elmadan kayısıya, kirazdan cevize kadar türlü türlü meyve ve çiçek vardı. Veysel, kardeşlerinin yardımıyla bu bahçeyi yapmaya başladığı zaman köylüleri, "atalarımız bunca yıl böyle bir iş yapmamışlar, şu kör adam onlardan iyi mi bilecek ki böyle ise kalkıştı" demişler. Birkaç yıl sonra ağaçlar yetişmiş, meyve vermiş. Köylüler önceki dediklerini hatırlayıp utanmışlar ve bu defa, "o kör değilmiş, meğer kör olan bizmişiz" diyerek Aşık Veysel'i kutlamışlar. İşte böylesine uzağı gören bir insandı o... Yetmiş yıl karanlık bir dünyada yaşadı (ölümü 21 mart 1973). Fakat karanlık gözlerindeydi yalnız, içi apaydınlıktı, şiirleri de öyle... Halk şiirimizin bu güçlü ozanı yarım yüzyılı aşkın bir süre yazdıklarıyla, çalıp söyledikleriyle çevresine ışıklar saçtı. Sanırım şimdi de mezarında son uykusunu ışıklar içinde uyuyordur. Yalnız çağımızda yaşayanlar değil, bizden çok sonra yaşayacaklar da 'Dostlar Beni Hatırlasın' şiirini unutmayacaklar ve her zaman rahmetle anacaklardır. Dostlar beni hatırlasın Ben giderim adım kalır Dostlar beni hatırlasın Düğün olur bayram gelir Dostlar beni hatırlasın Can kafeste durmaz uçar Dünya bir han, konan göçer Ay dolanır yıllar geçer Dostlar beni hatırlasın Can bedenden ayrılacak Tütmez baca, yanmaz ocak Selam olsun kucak kucak Dostlar beni hatırlasın Günün diğer önemli olayları 622: Hazreti Muhammed ve beraberindeki ilk Müslümanlar, hicretlerini tamamlayıp Medine'ye vardı. 1683: Viyana'ya taarruz eden Osmanlı ordusu, Avusturya ordusunu mağlup etti. Viyana kuşatması sürdürüldü. 1872: Güney Kutbu'nu keşfeden Norveçli kaşif Roald Amundsen hayata merhaba dedi. 1888: Pierre Degeyter, sözleri Paris Komünü'nün yıkılmasından sonra komüncülerin mücadelesi adına Eugene Pottier tarafından yazılan Enternasyonal'i marş olarak besteledi. 1918: Rus Çarı Nikola ve Romanof hanedanının öteki üyeleri, Bolşevikler tarafından, Urallar'daki Yekaterinburg kasabasında öldürüldü. 1922: Gazi Mustafa Kemal, Anadolu ve Müdafaa-i Hukuk Grubu toplantısında doğal başkan, Ali Fuat (Cebesoy) Paşa ise Grup Başkanı oldu. Misakı Milli temel ilke kabul edildi. 1926: İlk renkli sualtı çekimleri National Geographic dergisinde yayımlandı. 1945: ABD'de Robert Oppenheimer'ın geliştirdiği ilk atom bombası, New Mexico yakınlarında bir çölde patlatıldı. 1955: Aydın Söke'de meydana gelen 7.0 büyüklüğündeki depremde 23 kişi öldü, 600 ev yıkıldı, bin ev hasar gördü. 1958: Ortadoğu'da görev alacak 11 bin ABD askerinin İncirlik Üssü'ne müzikilmesine başlandı. 1964: NATO, Ankara ve Atina'yı uyardı: "Türkiye-Yunanistan görüşmeleri başlamazsa askeri yardımlar dondurulur." 1964: Kurtuluş Savaşı kahramanlarından, eski başbakan Hüseyin Rauf Orbay vefat etti. 1965: Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel, Komünizmle Mücadele Derneği fahri başkanlığından ayrıldı. Adalet Bakanlığı dernekle ilgili soruşturma başlattı. 1971: Kısa adı THKO olan Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu liderleri Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan ve arkadaşlarının yargılanması başladı. 1974: Türkiye, Kıbrıs'taki darbeye karşılık, İngiltere'ye iki garantör devlet olarak Kıbrıs'a müdahale önerdi. Londra'ya giden Başbakan Bülent Ecevit'in, İngiltere Başbakanı Wilson'a yaptığı öneri, kabul görmedi. Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk, Meclis'i olağanüstü toplantıya çağırdı. 1978: Danıştay polis dernekleri Pol-Der ve Pol-Bir'i kapatma kararını durdurdu. 1979: Saddam Hüseyin Irak Devlet Başkanı oldu. 1989: Avusturyalı orkestra şefi Herbert von Karajan hayata veda etti. 1991: Askeri Yargıtay, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu'nun kapatılma kararını kaldırdı. Tüm DİSK yöneticileri beraat etti. 1994: 'Shoemaker Levy' adlı kuyruklu yıldız Jüpiter'e çarptı. NASA çarpışmayı naklen yayınladı. 1998: 12 eylül 1980 darbesini gerçekleştirenlerden, eski Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Sedat Celasun öldü. 2000: İngiliz bilim çevreleri dünyanın yaşayan en yaşlı canlısını buldular: 260 yaşında bir bakteri. |