Tarihte bugün: 15 Temmuz
Modern kısa öykünün en önemli ustalarından Rus yazar Anton Çehov 1904 yılında hayata veda etti.
Modern kısa öykülerin en önemli ustalarından ve 19'uncu yüzyıl gerçekçilik okulunun en önde gelen temsilcisi Rus öykü ve oyun
yazarı Anton Pavloviç Çehov, 29 ocak 1860'ta doğdu.
Rusya'nın güneyinde Azov Denizi kıyılarındaki Taganrog'da bakkal bir babanın oğlu ve beş çocuklu bir ailenin ortanca çocuğu
olarak dünyaya geldi.
Babası, ticaretten çok dini ve sanatsal konulara eğilimliydi ve fazlasıyla otoriterdi. Onun baskısıyla kilise korosunda ilahi
söyleyen Çehov, ticarette başarılı olamayan babasının yerine dükkanla ilgilendiğinden lise eğitimi uzadı.
Bir süre Yunan çocukların devam ettiği yerel bir okulda okudu. Daha sonra 10 yıl boyunca lisede Yunan ve Latin klasiklerini
temel alan bir eğitim gördü.
Düşgücüne fazlasıyla olanak tanıyan bu eğitim Çehov'un yaşamı boyunca klasiklerden hoşnut olamamasına yol açacaktı. 'Kılıflı
Adam' ve 'Edebiyat Öğretmeni' adlı hikayeleri bu döneme aittir.
1876'da babasının iflas etmesi üzerine ailesi Moskova'ya göç ettiğinde, bir ağabeyi ile birlikte Tagangrog'da kalarak liseye
devam etti. Henüz çok genç olmasına karşın kendi hayatını kazandı.
Zor koşullar altında geçen çocukluk yılları, hikayelerinde çocuklara geniş yer vermesine ve hep hüzünlü, incinmiş çocukları
anlatmasına neden oldu.
1879'da liseyi bitirdi ve Moskova'ya giderek tıp fakültesine girdi. 1884'te doktor oldu. Tıp öğrenimi sırasında ailenin
geçimine katkıda bulunmak için çeşitli dergilerde yazılar yazdı.
Bu dönem yazılarını 'Melbourne'ün Masalları' adlı kitapta toplayarak üniversiteyi bitirdiği yıl ilk kitabını yayımladı.
Üniversiteyi bitirince hekimliğe başladı. 'Cerrahlık', 'Cansız Ceset', 'Kaçak' adlı öykülerini bu dönemde yazdı.
Çok vaktini aldığından yazmasına engel olmaya başlayınca hekimlikten vazgeçip yazarlığa yöneldi. Yazarlığında hekimliğinin
izleri görülür. Çarlık Rusya'sını anlatışı, çoğunlukla bir doktorun hastalığı teşhis edişine benzetilir.
1887'de 'Alacakaranlıkta' adlı öykü kitabıyla Rus Akademisi tarafından verilen Puşkin Ödülü'nü kazandı. Aynı yıl ilk büyük
tiyatro oyunu 'İvanov', Moskova'daki Korsch Tiyatrosu'nda sergilendi.
'Altıncı Koğuş' 1892'de yayımlandı. Aynı yıl kolera salgını olan bölgelerde doktorluk yağtı. Merkez Rusya'da Melikhov adını
verdiği bir malikane satın alarak taşındı. Bu dönemde yaratıcılığının zirvesine ulaştı.
'Melikhov dönemi'nde kendini ziyarete gelen ziyaretçileri ve dostlarını malikanesinde ağırladı. 1894 yılının bir bölümünü
yurtdışında geçirdi. Bu arada vereme yakalandı, tedavi için Kırım'a geçti.
1895'te 'Martı' oyununun ilk versiyonunu yazdı, 'Sakhalin Adası'nı yayımladı, Tolstoy ile tanıştı oyunun St.Petersburg'daki
ilk gösterimi başarısızlıkla sonuçlandı.
1897'de 'Köylüler' adlı uzun öyküsünü yayımlattı. 1898'de Stanslavski ile birlikte Sanat Tiyatrosu'nu kuran
Nemiroviç-Dantçenko 'Martı'yı sahnelemek için Çehov'dan izin istedi.
Bu arada, ilerde evleneceği aktris Olga Knipper'le tanıştı. 'Martı' oyunu büyük başarı elde etti. 1899'da 'Vanya Dayı'nın ilk
gösterimi yapıldı, 'Toplu Yaptıları'nın ilk cildi yayımlandı.
1901'de 'Üç Kızkardeş' sahnelendi. Kafkasya seyahatinden sonra bir ev yaptırdığı, Karadeniz kıyısındaki Yalta'ya döndü ve
Olga Knipper'le evlendi.
1904'te 'Vişne Bahçesi' Moskova'da sahnelendi. Sağlığı bozulan Çehov, eşi ile birlikte Almanya'ya gitti ve 15 temmuz 1904'te
Badenweiler'de hayata veda etti.
Çehov'un bütün yapıtları ölümünden 40 yıl sonra 20 cilt halinde yayımlandı. Bu yayının sekizinci cildinde Çehov'un sayısı
birkaç bine ulaşan mektupları da yer alıyordu.
Yaklaşık bin sözcükten oluşan komik kısa öykü türünü başlı başına bir sanat haline dönüştürdü. Sefaleti ve umutsuzluğu ele
alan ve önceki öykülerindeki çılgınca komiklikle garip bir zıtlık sergileyen ciddi yapıtlar da yazdı. Zamanla bu yönü çok
daha ağır bastı ve daha sonraki yapıtlarına tümüyle egemen oldu.
Çehov'un tiyatro sevgisi çocukluk yaşlarında izleyici olarak başladı. Vodvil olarak adlandırdığı birer perdelik oyunlarıyla,
dörder perdelik oyunlarından ilk ikisi olan 'İvanov' ve 'Orman Cini'ni 1887-1890 yıllarında yazdı.
Vodvilleri taşra tiyatrosunda büyük başarı kazandı. Bir Moskova tiyatrosunda sahnelenen 'İvanov' da çok büyük başarı sağladı.
'Orman Cini'nin aynı başarıyı sağlamaması üzerine oyun yazmaya uzun süre ara verdi.
'Martı'yla yeniden oyun yazmaya başlaması ikinci başarısızlığı beraberinde getirdi. Bunun üzerine tiyatroyla ilgisini kesmeye
karar verdi. Bir mektubunda şöyle diyordu: "700 yıl yaşasam bir piyes yazmam. Nesine isterseniz bahse girerim."
Bunları yazarken tiyatro sevgisini hesaba katmamıştı. Bu sırada 'Vanya Dayı' büyük övgülere layık görülüyordu. 'Martı'nın
ikinci sahnelenişinde kazandığı büyük başarı da 'Üç Kızkardeş' ve 'Vişne Bahçesi'ni yazmasını sağladı.
Türkçe'de Çehov
'Besleme' (1994), 'Korkulu Gece' (1995), 'Seçme Öyküler' (1997), 'Kara Keşif' (1999), 'Toplu Eserler' (2000), 'Bütün
Oyunları' (2000), 'Marangozun Köpeği Kaştanka' (2001), 'Oyunlar' ('Martı', 'Vanya Dayı', 'Vişne Bahçesi', 'Üç Kızkardeş',
'Teklif', 'Jübile', 'Düğün', 2001), 'Bir Taşralının Öyküsü' (2002), 'Bütün Oyunları' (iki cilt, 2002), 'Bütün Öyküleri'
(sekiz cilt, 2002), 'Asma Katlı Ev' (2003)
Günün diğer önemli olayları
1099: Haçlı orduları Kudüs'ü işgal etti.
1683: Osmanlı ordusunun Viyana taarruzu başladı.
1795: Fransız şair Rougel de Lislie'nin yazıp bestelediği 'Marseillaise' Fransa'nın ulusal marşı ilan edildi.
1908: Fransız biyolog Dr. Alexis Carrel, hayvandan hayvana ilk organ naklini yaptı.
1912: İngiltere'de sosyal sağlık sigortası yürürlüğe girdi.
1928: İskoç Dr. Alexander Fleming erkeklik organıilini buldu.
1932: Kültür ve sanat dergisi 'Varlık'ın ilk sayısı çıktı.
1958: ABD iç savaş süren Lübnan'a asker çıkardı. Lübnan'ın çağrısıyla yapılan çıkarmayı Türkiye olumlu karşıladı.
1962: Başbakan İsmet İnönü, "demokrasiye karşı bir hareketin karşısında orduyu daima bulacağından emin oldum" dedi.
1968: Bir yıl sonra yeniden İstanbul'a gelen ABD'ye ait Altıncı Filo üniversite öğrencileri tarafından protesto edildi.
1969: Türk havacılığının kurucularından Vecihi Hürkuş 80 yaşında İstanbul'da vefat etti.
1975: Junko Tabel, Everest'in zirvesine çıkan ilk kadın dağcı oldu.
1996: Cezaevindeki baskıları protesto eden bir grubu dağıtan polis gazetecileri de copladı. Olay sonrası, Türkiye Gazeteciler
Cemiyeti'ni basan polis, gazetecileri döverek gözaltına aldı.
1997: İtalyan modacı Gianni Versace evinde ölü bulundu.
1997: Avrupa Birliği Komisyonu yayımladığı raporda Türkiye'yi tam üyeliğe aday ülkeler arasına almadı.
****************************************
Tarihte bugün: 14 Temmuz
Yazar Bilge Karasu, 1995 yılında 65 yaşındayken hayata veda etti.
1930 yılında doğan Bilge Karasu, Şişli Terakki Lisesi'nde ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'nde
okudu.
Basın-Yayın ve Turizm Genel Müdürlüğü'nde, Ankara Radyosu Dış Yayınlar Bölümü'nde çalıştı. 1963-64'te Rockefeller Bursu'yla
Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde bulundu.
1974'te Hacettepe Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olarak çalışmaya başladı. İlk yazısı 1950'de, ilk öyküsü 1952'de
'Seçilmiş Hikayeler' dergisinde yayımlandı.
1963 yılında D.H. Lawrence'ın 'Ölen Adam' (The Man Who Died) kitabının çevirisiyle Türk Dil Kurumu Çeviri Ödülü'nü, 1971'de
'Uzun Sürmüş Bir Günün Akşamı' kitabıyla Sait Faik Hikaye Armağanı'nı kazandı.
Türk romanında farklı bir ekol olan Bilge Karasu, düş ve gerçeğin birbirine karıştığı, zaman zaman gotik bir atmosere bürünen
allegorik öykülerin yaratıcısıydı.
Gerçeküstü anlatım örnekleri olan yazarlara en uygun Türk romancı belki de odur. Yazılışı 12 mart, basımı 12 eylüle denk
gelen, ama her iki darbeyi de simgeleştiren 'Gece'si, Saramago'nun 'Körlük' romanıyla büyük benzerlikler gösterir.
Eserleri:
Öykü: 'Troya'da Ölüm Vardı' (1963), 'Uzun Sürmüş Bir Günün Akşamı' (1970), 'Göçmüş Kediler Bahçesi' (1980), 'Kısmet Büfesi'
(1982), 'Kılavuz' (1990)
Roman: 'Gece' (1985)
Deneme: 'Ne Kitapsız Ne Kedisiz' (1994), 'Narla İncire Gazel' (1995)
Ödülleri
1963: Türk Dil Kurumu Çeviri Ödülü, D.H. Lawrence'dan çevirdiği 'Ölen Adam'la
1970: Sait Faik Hikaye Armağanı, 'Uzun Sürmüş Bir Günün Akşamı' ile
1991: Pegasus Ödülü, 'Gece' ile
1994: Sedat Simavi Edebiyat Ödülü, 'Ne Kitapsız Ne Kedisiz' ile
Günün diğer önemli olayları
1683: Osmanlı Orduları, Viyana'yı ikinci kez kuşattı.
1789: Silahlanan Paris halkının, krallık baskısının simgesi olarak gördükleri Bastille Hapishanesi'ni ele geçirmesiyle
Fransız Devrimi başladı. 14 temmuz Fransızların ulusal bayramı oldu.
1926: Mustafa Kemal Paşa'ya yönelik İzmir Suikastı girişimi gerekçesiyle Ziya Hurşit ve arkadaşları idam edildi.
1933: Almanya'da Naziler muhalefet hareketlerini yasakladı.
1936: Türkiye, olimpiyatlarda ilk altın madalyayı aldı. Yaşar Erkan, Berlin Olimpiyatları'nda güreşte 61 a birinci oldu.
1938: İtalya Yahudi karşıtı Nazi modelini kabul etti.
1942: Atılay denizaltısı battı: 39 asker hayatını kaybetti.
1948: Yerli Film Yapanlar Cemiyeti'nce düzenlenen ilk film festivalinde, Şakir Sırmalı'nın yönettiği 'Unutulan Sır' En İyi
Film seçildi. Nevin Aypar En İyi Kadın Oyuncu, Kadir Eroğan En İyi Erkek Oyuncu, Cahide Sonku ve Talat Artemel En İyi
Karakter Oyuncusu dallarında ödüllendirildi.
1958: Irak'ta General Abdülkerim Kasım yönetimindeki ihtilalci ordu birlikleri, kanlı bir darbeyle yönetimi ele geçirdi. Kral
Faysal, Kral Naibi Prens Abdulilah ile Başbakan Nuri Said öldürüldü.
1958: ABD'nin uzay aracı Mariner-4 Mars'a ulaştı ve gezegenin yakın plan 24 fotoğrafını yolladı.
1960: Eski Konya Valisi Cemil Keleşoğlu, Yassıada'da intihar etti.
1966: Meclis, Yassıada mahkumları ile siyasi firarileri affetti.
1968: İsmail Dümbüllü, İstanbul Açıkhava Tiyatrosu'nda düzenlenen gecede sahne hayatına veda etti.
1970: Askerlik 20, yedek subaylık 18 aya müzikildi.
1971: Kültür Bakanlığı kuruldu. İlk bakan Talat Sait Halman oldu.
1971: Atatürk'ün yakın arkadaşı Kılıç Ali vefat etti.
1982: Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Turgut Özal, Maliye Bakanı Kaya Erdem ile İmar ve İskan Bakanı Şerif Tüten
görevlerinden istifa ettiler.
1987: Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da sekiz ili bünyesinde toplayan Olağanüstü Hal Bölge Valiliği kuruldu.
1994: Anavatan Partisi'nin Başbakan Tansu Çiller hakkında mal varlığını araştırma önergesi Meclis'te reddedildi.
2001: Türk basınının ilk kadın fotomuhabiri Eleni Küreman İstanbul'da yaşamını yitirdi.
2004: Organize suç örgütü elebaşı Alaattin Çakıcı, Avusturya'nın Granz kentinde, eski MİT mensubu Faik Meral adına
düzenlenmiş pasaportla yakalandı.
*************************************
Tarihte bugün: 13 Temmuz
Ressam İbrahim Çallı 1882 yılında hayata merhaba dedi.
İzlenimci Türk resim sanatının tanınmış temsilcilerinden biri olan İbrahim Çallı, resimdeki ustalığı kadar, iğneleyici
sözleri, biçimleri ve kendine özgü yaşantısıyla da ünlü olmuştu.
İlk ve ortaöğrenimini, memleketi olan Çal'da ve Denizli'de tamamladıktan sonra İstanbul'a geldi. Resime tutkundu, ama okula
giremedi. Adliyede katip oldu.
Adliyeden aldığı para ile geçinmeye çalışıyor, bir yandan da resime devam ediyordu. Zamanın ünlü ressamlarından Şeker Ahmet
Paşa'nın ilgisini çekti ve onun desteği ile 1906'da İstanbul Güzel Sanatlar Okulu'na girdi.
İstanbul Güzel Sanatlar Okulu'nda dört yıl okuyan Çallı, Milli Eğitim Bakanlığı'nın sınavını kazanarak Fransa'ya gitti. Paris
Güzel Sanatlar Okulu'nda Fernand Cormon'un atölyesinde dört yıl resim çalıştı.
Birinci Dünya Savaşı'nın başlamasıyla Türkiye'ye dönen Çallı, İstanbul Güzel Sanatlar Okulu'nda öğretmen oldu. Fransız
izlenimciliğinin etkisinde kalmakla birlikte daha değişik bir yol izledi.
Resimlerinde daha özgür bir davranışa yöneldi, doğanın yanısıra değişik tiplerde insan resimlerine de yer vererek klasik Türk
resminin çerçevesinden dışarı taştı.
Resimde renk parlaklığına ve saydamlığa büyük önem verdi. Bu anlayışla peyzajlar, natürmortlar, portreler, kompozisyonlar ve
benzeri yapıtlara imza attı.
Ünlü resimleri arasında 'Cami Avlusu', 'Mevleviler', 'Dikiş Diken Kadın', 'Hatay', 'Balıkçı Kayığı', 'Çayır ve Keçiler',
'Manolyalar' ile Atatürk, İsmet İnönü ve Yahya Kemal Beyatlı portreleri sayılabilir.
Günün diğer önemli olayları
1793: Fransız Devrimi önderlerinden Jean-Paul Marat, muhalifi Charlotte Corday tarafından bıçaklanarak öldürüldü.
1846: Hicivleriyle ünlü Şair Eşref doğdu.
1878: Osmanlı Devleti ile Rusya, Almanya, Avusturya, Macaristan, İngiltere, Fransa arasında Berlin Anlaşması imzalandı.
1930: İlk Dünya Kupası Uruguay'da başladı. Evsahibi Uruguay şampiyon oldu.
1937: Fransa, Hatay'ın bağımsızlığını resmen ilan etti.
1941: İngiltere ile Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği karşılıklı yardım antlaşması imzaladı.
1943: Sovyetler Birliği, Kursk'ta yapılan tank savaşında Almanları bozguna uğrattı.
1949: Papa Pius, Komünist Parti'ye üye olanların aforoz edileceğini söyledi.
1959: 'Lüküs Hayat' operetinin yazarı Ekrem Reşit Rey 59 yaşında hayata veda etti.
1962: Güneydoğu sınırındaki köylerin 25 kilometre içeri çekilmesine karar verildi. Karara kaçakçılığın artması ve Irak'taki
isyan neden gösterildi.
1976: Yumurtalık Savcısı Sefa Mutlu'yu öldürmekten sanık Yılmaz Güney, 19 yıl hapse mahkum edildi.
1985: Afrika'daki açlar için 'Live Aid' konseri düzenlendi.
1993: Diyarbakır Ergani'deki kazılarda bulunan 9 bin yıllık kumaş parçasının en eski kumaş kalıntısı olduğu açıklandı.
1994: Sinema ve tiyatro sanatçısı Ayfer Feray 66 yaşında yaşamını yitirdi.
1995: Isparta'nın Senirkent ilçesindeki sel felaketinde 74 kişi öldü.
***********************************
Tarihte bugün: 12 Temmuz
Roma tarihinin en tanınmış imparatoru ve general Julius Caesar MÖ 100 yılında doğdu.
Gaius Julius Caesar, 12 temmuz MÖ 100'de doğdu ve 15 mart MÖ 44'te hayata veda etti. Eski Roma'nın en önemli asker ve
siyasetçilerindendi, aynı zamanda imparatorluğa kadar yükseldi.
Galiçya'yı aldıktan sonra, Roma İmparatorluğu'nu Atlas Okyanusu'na kadar genişletti ve MÖ 55'te Britanya Adası'nı ele
geçirdi. Büyük İskender'den sonra antik çağlardaki en başarılı komutan kabul edilir.
Ceasar yıkılmaya yüz tutmuş Roma Cumhuriyeti'ni kurtarmak için general Pompei ile bir ittifak oluşturur ve Roma'ya girer. Bu
arada kızı Julia'yı Pompei ile evlendirir. Cumhuriyeti asalaklardan temizler ve Pompei ile bir anlaşma yapar.
Pompei Roma'da kalıp senatoya hakim olacak, Ceasar da devletin sınırlarını korumak ve genişletmek amacıyla askeri komutayı
ele alacaktır. Ceasar 13'üncü lejyonu da dahil olmak üzere Fransa üzerine büyük bir ordu ile sefere çıkar.
Yaklaşık 10 yıl süren sefer sonucunda bütün Galya'yı tek bayrak altında toplamayı başaran Galya kralı Vercingetorix'i yener.
Vercingetorix'in Ceasar'a teslim olduğu haberi tüm Roma'ya yayılır ve halkın Ceasar'a olan sevgisi artar.
Ceasar Galya'da elde ettiği ganimetlerin bir kısmını halka dağıtır. Bu olay Roma Senatosu'nda Ceasar'a karşı bir cephe
oluşturur. Senato zamanla Pompei'yi etkiler ve Ceasar'a sırt donmesini sağlar.
Ceasar ordusunun büyük çoğunluğunu Galya'da bırakarak sadece 13'üncü lejyonuyla İtalya'ya girer. Korkan Pompei, Yunanistan'a
kaçar. Fakat Ceasar Yunanistan'daki savaşlar sonucu eski dostunu yenilgiye uğratır.
Pompei'nin destekçilerinden Scipio ve Cato'yu da Kuzey Afrika'da yenen Ceasar, Roma'ya tek mutlak güç olarak döner. Zamanla
kendini sentoya diktatör olarak ilan ettirir. Pek çok ıslahatlar yapar.
Ancak senatodaki muhafazakar cumhuriyetçi grup Caesar'ın cumhuriyet karşıtı bir tiran olduğunu düşunmektedir. Ve aralarında
manevi oğlu Brutus de olan suikastçiler Caesar'ı senato girişinde hançerleyerek öldürür.
Ölümünden sonra başta katiller affedilir ancak Caesar'ın parasının büyük bölümünü halka bıraktığı anlaşılınca Brutus ve
arkadaşları Romalıların tepkisini üzerlerine çekerler ve Yunanistan'a kaçmak zorunda kalırlar.
Tarihte Caesar
'Gemileri yakmak' deyimini tarihe kazandıran kişi olarak geçer Caesar. İşgale gittikleri bir ülkede ordusu rakibin gücü
karşısında korkmaya başlayınca, askerlerini bir tepeye çıkarır ve aşağıda kalan birkaç askere gemileri ateşe vermeleri emrini
verir. Gemileri gözlerinin ününde yanan askerler şok geçirir. Caesar, "gördüğünüz gibi gemileri yaktık. Artık dönüş yok. Ya
bu savaşı kazanırsınız ya da hepimiz burada ölürüz" der. Savaş Caesar'ın ordularının ezici zaferiyle sonuçlanır.
William Shakespeare, 'Julius Cesar' adlı oyununda Caesar'ın son diyaloglarını şöyle anlatır: Caesar, Brutus'e, "sen de mi
Brutus" diye sorar, Brustus de "öyleyse yıkıl Caesar" diye cevap verir.
Caesar doğarken ölen annesinin karnını kesmek suretiyle doğurtulduğu için 'kesilip alınan' anlamına gelen Caesar adını aldığı
iddia edilir. Yani bugünkü sezaryenin isim babasıdır.
Caesar'dan sonra Roma imparatorları bu ismini kullanmaya başlamıştır. Zamanla Ceasar kelimesi 'denizlerin ve karaların tek
hakimi' anlamını kazanmıştır.
İskambil oynanan destedeki karo papazının Julius Caesar'ı temsil ettiği söylenir. Bunun başka bir boyutu daha vardır.
Efsaneye göre iskambil kağıtlarını bulan kralı temsil eder karo papazı. Bu kağıtları bulan kral ülkesinde ve dünyada kumarın
bu sebeple artmasından dolayı çok üzülür, ama elinden bir şey gelmez. Bunun üzerine kendini suçlu hissedip kollarını
kestirir. Destedeki tüm papazların yüzü oyuncuya dönükken, karo papazı utancı nedeniyle oıyuncuya bakmaz ve tüm papazların
kolları gövarken, karo papazının kolları yoktur.
'Veni, vidi, vici' ('Geldim, gördüm, yendim') ve 'Alea jesta est' ('Ok yaydan çıktı') lafları da Caesar'a aittir.
Günün diğer önemli olayları
1536: Düşünce ve özgürlük kavramlarının savunucularından Desiderius Erasmus hayata veda etti.
1878: Osmanlı Devleti, Kıbrıs Adası yönetimini İngiltere'ye devretti.
1894: Savaş öyküleri ve Odessa masallarıyla bilinen Sovyet yazar Isaak Emmanuilovich Babel hayata merhaba dedi.
1904: 1971 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Şilili şair Pablo Neruda dünyaya gözlerini açtı.
1923: İstiklal Marşı için Ali Rifat Bey'in (Çağatay) bestelediği seçildi. Bu marş yedi yıl okunduktan sonra 1930'da Osman
Zeki Bey'in (Üngör) bestesiyle değiştirildi.
1925: İlk antika otomobil yarışı Münih'te düzenlendi. Yarışta, dünyanın petrolle çalışan en eski otomobili olan 1886 model
Benz'i, yapımcısı Karl Benz kullandı.
1936: Berlin Olimpiyatları'nda Türkiye'ye ilk olimpiyat madalyasını, güreşte 71 a üçüncü olan Mersinli Ahmet (Kireççi)
getirdi.
1944: İstanbul Yüksek Mühendislik Okulu'nun yeniden düzenlenerek İstanbul Teknik Üniversitesi haline getirilmesini sağlayan
kanun kabul edildi.
1948: Ruhi Sarıalp, Londra Olimpiyatları'nda üç adım atlamada üçüncü oldu.
1960: Celal Bayar, vatana ihanet suçuyla Yüce Divan'a sevk edildi.
1961: Türkiye'nin, Ortak Pazar'a katılma önerisi reddedildi.
1969: Başbakan Süleyman Demirel iş isteyenlere, "işiniz vardı da, biz mi elinizden aldık" dedi.
1972: Deniz Kuvvetleri'ne ait Gölcük Tersanesi'nde yapılan Berk firkateyni donanmaya katıldı.
1975: Atatürk ile iki yıl evli kalan Latife Hanım (Uşaklıgil) 75 yaşında İstanbul'da vefat etti.
1993: Arzum Onan, Avrupa Güzellik Kraliçesi seçildi.
1998: Fransa'da yapılan Dünya Kupası'nda Brezilya'yı 3-0 yenen Fransa şampiyon oldu.
2002: Şair Ece Ayhan 71 yaşında İzmir'de hayatını kaybetti.
************************************
Tarihte bugün: 11 Temmuz
Roma tarihinin en tanınmış imparatoru ve general Julius Caesar MÖ 100 yılında doğdu.
Gaius Julius Caesar, 12 temmuz MÖ 100'de doğdu ve 15 mart MÖ 44'te hayata veda etti. Eski Roma'nın en önemli asker ve
siyasetçilerindendi, aynı zamanda imparatorluğa kadar yükseldi.
Galiçya'yı aldıktan sonra, Roma İmparatorluğu'nu Atlas Okyanusu'na kadar genişletti ve MÖ 55'te Britanya Adası'nı ele
geçirdi. Büyük İskender'den sonra antik çağlardaki en başarılı komutan kabul edilir.
Ceasar yıkılmaya yüz tutmuş Roma Cumhuriyeti'ni kurtarmak için general Pompei ile bir ittifak oluşturur ve Roma'ya girer. Bu
arada kızı Julia'yı Pompei ile evlendirir. Cumhuriyeti asalaklardan temizler ve Pompei ile bir anlaşma yapar.
Pompei Roma'da kalıp senatoya hakim olacak, Ceasar da devletin sınırlarını korumak ve genişletmek amacıyla askeri komutayı
ele alacaktır. Ceasar 13'üncü lejyonu da dahil olmak üzere Fransa üzerine büyük bir ordu ile sefere çıkar.
Yaklaşık 10 yıl süren sefer sonucunda bütün Galya'yı tek bayrak altında toplamayı başaran Galya kralı Vercingetorix'i yener.
Vercingetorix'in Ceasar'a teslim olduğu haberi tüm Roma'ya yayılır ve halkın Ceasar'a olan sevgisi artar.
Ceasar Galya'da elde ettiği ganimetlerin bir kısmını halka dağıtır. Bu olay Roma Senatosu'nda Ceasar'a karşı bir cephe
oluşturur. Senato zamanla Pompei'yi etkiler ve Ceasar'a sırt donmesini sağlar.
Ceasar ordusunun büyük çoğunluğunu Galya'da bırakarak sadece 13'üncü lejyonuyla İtalya'ya girer. Korkan Pompei, Yunanistan'a
kaçar. Fakat Ceasar Yunanistan'daki savaşlar sonucu eski dostunu yenilgiye uğratır.
Pompei'nin destekçilerinden Scipio ve Cato'yu da Kuzey Afrika'da yenen Ceasar, Roma'ya tek mutlak güç olarak döner. Zamanla
kendini sentoya diktatör olarak ilan ettirir. Pek çok ıslahatlar yapar.
Ancak senatodaki muhafazakar cumhuriyetçi grup Caesar'ın cumhuriyet karşıtı bir tiran olduğunu düşunmektedir. Ve aralarında
manevi oğlu Brutus de olan suikastçiler Caesar'ı senato girişinde hançerleyerek öldürür.
Ölümünden sonra başta katiller affedilir ancak Caesar'ın parasının büyük bölümünü halka bıraktığı anlaşılınca Brutus ve
arkadaşları Romalıların tepkisini üzerlerine çekerler ve Yunanistan'a kaçmak zorunda kalırlar.
Tarihte Caesar
'Gemileri yakmak' deyimini tarihe kazandıran kişi olarak geçer Caesar. İşgale gittikleri bir ülkede ordusu rakibin gücü
karşısında korkmaya başlayınca, askerlerini bir tepeye çıkarır ve aşağıda kalan birkaç askere gemileri ateşe vermeleri emrini
verir. Gemileri gözlerinin ününde yanan askerler şok geçirir. Caesar, "gördüğünüz gibi gemileri yaktık. Artık dönüş yok. Ya
bu savaşı kazanırsınız ya da hepimiz burada ölürüz" der. Savaş Caesar'ın ordularının ezici zaferiyle sonuçlanır.
William Shakespeare, 'Julius Cesar' adlı oyununda Caesar'ın son diyaloglarını şöyle anlatır: Caesar, Brutus'e, "sen de mi
Brutus" diye sorar, Brustus de "öyleyse yıkıl Caesar" diye cevap verir.
Caesar doğarken ölen annesinin karnını kesmek suretiyle doğurtulduğu için 'kesilip alınan' anlamına gelen Caesar adını aldığı
iddia edilir. Yani bugünkü sezaryenin isim babasıdır.
Caesar'dan sonra Roma imparatorları bu ismini kullanmaya başlamıştır. Zamanla Ceasar kelimesi 'denizlerin ve karaların tek
hakimi' anlamını kazanmıştır.
İskambil oynanan destedeki karo papazının Julius Caesar'ı temsil ettiği söylenir. Bunun başka bir boyutu daha vardır.
Efsaneye göre iskambil kağıtlarını bulan kralı temsil eder karo papazı. Bu kağıtları bulan kral ülkesinde ve dünyada kumarın
bu sebeple artmasından dolayı çok üzülür, ama elinden bir şey gelmez. Bunun üzerine kendini suçlu hissedip kollarını
kestirir. Destedeki tüm papazların yüzü oyuncuya dönükken, karo papazı utancı nedeniyle oıyuncuya bakmaz ve tüm papazların
kolları gövarken, karo papazının kolları yoktur.
'Veni, vidi, vici' ('Geldim, gördüm, yendim') ve 'Alea jesta est' ('Ok yaydan çıktı') lafları da Caesar'a aittir.
Günün diğer önemli olayları
1536: Düşünce ve özgürlük kavramlarının savunucularından Desiderius Erasmus hayata veda etti.
1878: Osmanlı Devleti, Kıbrıs Adası yönetimini İngiltere'ye devretti.
1894: Savaş öyküleri ve Odessa masallarıyla bilinen Sovyet yazar Isaak Emmanuilovich Babel hayata merhaba dedi.
1904: 1971 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Şilili şair Pablo Neruda dünyaya gözlerini açtı.
1923: İstiklal Marşı için Ali Rifat Bey'in (Çağatay) bestelediği seçildi. Bu marş yedi yıl okunduktan sonra 1930'da Osman
Zeki Bey'in (Üngör) bestesiyle değiştirildi.
1925: İlk antika otomobil yarışı Münih'te düzenlendi. Yarışta, dünyanın petrolle çalışan en eski otomobili olan 1886 model
Benz'i, yapımcısı Karl Benz kullandı.
1936: Berlin Olimpiyatları'nda Türkiye'ye ilk olimpiyat madalyasını, güreşte 71 a üçüncü olan Mersinli Ahmet (Kireççi)
getirdi.
1944: İstanbul Yüksek Mühendislik Okulu'nun yeniden düzenlenerek İstanbul Teknik Üniversitesi haline getirilmesini sağlayan
kanun kabul edildi.
1948: Ruhi Sarıalp, Londra Olimpiyatları'nda üç adım atlamada üçüncü oldu.
1960: Celal Bayar, vatana ihanet suçuyla Yüce Divan'a sevk edildi.
1961: Türkiye'nin, Ortak Pazar'a katılma önerisi reddedildi.
1969: Başbakan Süleyman Demirel iş isteyenlere, "işiniz vardı da, biz mi elinizden aldık" dedi.
1972: Deniz Kuvvetleri'ne ait Gölcük Tersanesi'nde yapılan Berk firkateyni donanmaya katıldı.
1975: Atatürk ile iki yıl evli kalan Latife Hanım (Uşaklıgil) 75 yaşında İstanbul'da vefat etti.
1993: Arzum Onan, Avrupa Güzellik Kraliçesi seçildi.
1998: Fransa'da yapılan Dünya Kupası'nda Brezilya'yı 3-0 yenen Fransa şampiyon oldu.
2002: Şair Ece Ayhan 71 yaşında İzmir'de hayatını kaybetti.
***************************************
Tarihte bugün: 10 Temmuz
Siyasetçi ve yazar Mehmet Ali Aybar, 1995 yılında 87 yaşındayken yaşamını yitirdi.
Türk sosyalist hareketinin önde gelen isimlerinden, kapatılan Türkiye İşçi Partisi'nin (TİP) eski lideri ve Sosyalist Devrim
Partisi'nin (SDP) kurucu genel başkanı Mehmet Ali Aybar 5 ekim 1908'de İstanbul'da doğdu.
Galatasaray Lisesi'nden sonra İstanbul Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Aynı fakültede anayasa hukuku asistanı, hukuk doktoru ve
devletler hukuku doçenti oldu. 1946'da yazıları nedeniyle doçentlik görevine son verildi.
Aynı yıl DP'den milletvekili adayı oldu, seçilemedi. 'Hür' ve 'Zincirli Hürriyet' gazetelerini çıkardı, yazıları nedeniyle
1949'da 3 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırıldı. 1950'deki afla serbest bırakıldı ve iki yıl sonra avukatlığa başladı.
1962'de TİP'in genel başkanlığına getirildi. 1965 ve 1969 seçimlerinde TİP'ten İstanbul Milletvekili seçildi. SSCB'nin
Çekoslovakya'yı işgaline karşı çıktı ve "Türkiye'ye özgü sosyalizm" şeklinde ifade ettiği anlayışı savundu.
Bu görüşlerine karşı çıkanlarla arasındaki anlaşmazlığın büyümesi üzerine 1969'da genel başkanlıktan, 1971'de de parti
üyeliğinden istifa etti.
1975'te, kısa bir süre sonra Sosyalist Devrim Partisi adını alacak olan ve 12 eylül 1980'de diğer partilerle birlikte
kapatılan Sosyalist Parti'yi kurdu.
'Bağımsızlık, Demokrasi, Sosyalizm' (1968), '12 Mart'tan Sonra Meclis Konuşmaları' (1973) ve 'Örgüt Sorunu' (1979) adlı
kitapları bulunan Aybar, ABD'nin Vietnam'daki savaş suçlarını yargılamak üzere oluşturulan Uluslararası Russell Mahkemesi'ne
yargıç olarak da seçilmişti.
Gençlik yıllarında sporda gösterdiği başarılarıyla tanınan Aybar, 1928-35 arası Türk Milli Atletizm Takımı'nda yer almış, bu
dönemde 100 ve 200 metre bayrak yarışlarında Türkiye rekorları kırmıştı. Aybar, 1931'de Balkan şampiyonu olan 4X100 bayrak
takımının da başarılı koşucuları arasındaydı.
Mehmet Ali Aybar, 10 temmuz 1995'de, İstanbul'da tedavi edildiği Florance Nightingale Hastanesi'nde kalp yetmezliği sonucu
hayata veda etti.
Günün diğer önemli olayları
1509: Protestan reformist, Fransız teolog John Calvin dünyaya gözlerini açtı.
1871: Fransız yazar Marcel Proust hayata merhaba dedi.
1895: 'Carmina Burana' oratoryosunun bestecisi Carl Orff doğdu.
1900: Paris metrosu açıldı.
1921: Yunan ordusunun taarruzuyla Kütahya-Eskişehir muharebeleri başladı.
1923: İstanbul'da Harp Akademisi kuruldu.
1929: 'Ta Hronika' gazetesi yazı işleri müdürü Madam Mihailidi Türklüğe hakaret iddiasıyla 3 yıl hapse mahkum oldu.
1933: Sümerbank resmen faaliyete geçti.
1940: Kağıt stoklarının azalması nedeniyle gazetelerin sayfa sayılarına sınırlama getirildi.
1947: Hindistan'ın ikiye ayrılmasıyla oluşan Pakistan'da genel valiliğe Muhammed Ali Cinnah getirildi.
1952: Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) kuruldu.
1961: Galatasaraylı milli futbolcu Metin Oktay, 660 bin liraya İtalya'nın Palermo takımına transfer oldu.
1962: ABD, kıtalararası haberleşmeyi sağlayacak Telstar uydusunu uzaya gönderdi.
1969: Ordu mensuplarına oy hakkı tanındı.
1971: Fas ordusunun bazı birlikleri krallık rejimine karşı ihtilal girişiminde bulundu. Ülkede cumhuriyet ilan edildi.
1973: Bahama Adaları, 300 yıllık İngiliz egemenliğinden sonra bağımsızlığını ilan etti.
1977: Beşiktaşlı eski futbolcu, spor yazarı Şükrü Gülesin vefat etti.
1985: Yeni Zelanda'nın Auckland Limanı'nda bulunan Greenpeace'in 'Rainbow Warrior' adlı gemisinde iki patlama oldu. Gemi
battı, bir kişi öldü. Fransa, iki ay sonra gemiyi gizli ajanların batırdığını kabul etti.
1992: Yazar ve edebiyat tarihçisi Cevdet Kudret, 85 yaşında hayata veda etti.
1995: İstanbul Gazi mahallesinde bir kahveye ateş açılmasıyla başlayan olaylar nedeniyle İstanbul Emniyet Müdürü Necdet
Menzir hakkında görevi ihmalden soruşturma açılması istendi. Görevli 20 polis hakkında dava açıldı.
1996: Ses sanatçısı Hamiyet Yüceses, 84 yaşında yaşama veda etti.
1996: Türksat uydusu, Fransız Guyanası'ndan uzaya fırlatılarak geçici yörüngesine yerleşti.
2000: Hafız Esad'ın ölümünden sonra Suriye devlet başkanlığına oğlu Beşşar Esad seçildi.
********************************
Tarihte bugün: 9 Temmuz
Felsefe alanındaki çalışmalarıyla tanınan yazar Orhan Hançerlioğlu 1991 yılında yaşamını yitirdi.
Orhan Hançerlioğlu, 19 ağustos 1916'da İstanbul'da doğdu. 1939'da İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Keşan ve
Karaisalı'da kaymakamlık yaptı.
İstanbul Belediye Müfettişi, Emniyet Şube Müdürü, Şehir Tiyatrosu Müdürü oldu. 1954'ten sonra Elektrik, Tramvay ve Tünel
İşletmeleri Hukuk İşleri Müdürü olarak çalıştı, 1978'de emekli oldu.
Sanat hayatına şiirle girdi, 1936'da ilk şiir kitabı olan 'Kıvılcım'ı çıkardı. Bazı dergilerde şiir yayımlamaya devam etti.
Bir süre üykü yazdı, bir öyküsü 'Şadırvan' dergisi yarışmasında birincilik kazandı.
1951'den 1957'ye kadar her yıl bir roman çıkardı. İlk romanı 'Karanlık Dünya' ile dördüncü romanı 'Ekilmemiş Topraklar'da
Anadolu sorunlarını ele aldı, diğer romanlarını ise büyük şehir yaşamlarından seçtiği sahnelerle ördü.
Romanlarını birer büyük öykü ölçüsüyle daraltması, her birinde yeni bir biçim denemesine girişmesi, dikkati çeken
özelliklerinden oldu.
Düşünce akımlarını, düşünce sorunlarını konu edinen, 'Erdem Açısından Düşünce Tarihi' (1963), 'Başlangıcından Bugüne Kadar
Mutluluk Düşüncesi' (1985), 'Başlangıcından Bugüne Kadar Özgürlük Düşüncesi' (1966) gibi yapıtlarını, aynı konularda
ansiklopedik çalışmaları izlemişdi.
1956'da yayımladığı 'Ali' isimli romanıyla Türk Dil Kurumu Ödülü'nü kazandı. 9 temmuz 1991'de hayata veda etti.
İETT macerası
Orhan Hançerlioğlu, 28 şubat 1953'te İETT Umum Müdürlüğü Hukuk İşleri Müdür Muavini olarak işe başladı. Birkaç ay sonra aynı
bölümün müdürü oldu. Bu görevde 25 yılı aşkın bir süre çalıştı. 1978'de kendi isteği ile emekli oldu.
Hançerlioğlu'nun kurumda bulunduğu dönemde İstanbul kent tarihi açısından İETT önemli işlere imza attı. Hançerlioğlu, kurumun
hukuki işleri yanında aynı zamanda kültürel aktivitelerini de yönlendirdi.
1952'den itibaren yayımlanmaya başlayan İETT dergisinin müdürlüğünü de üstlendi. İstanbul'un 505'inci fetih törenlerinde ilk
kez düzenlenen ses ve ışık gösterisinin senaryosunu da Hançerlioğlu yazdı.
O dönemde ya da daha sonra İETT'de çalışanlar arasında şu isimler de bulunuyordu: Recep Tayyip Erdoğan (Başbakan), Ferruh
Bozbeyli (Eski TBMM Başkanı), Yaşar Kemal (Yazar), Mustafa Sarıgül (Şişli Belediye Başkanı), Memduh Ün (Yönetmen), Tuncel
Kurtiz (Tiyatro Oyuncusu), Hıfzı Topuz (Yazar), Necdet Mahfi Ayral (Tiyatrocu), Peride Celal (Yazar), Münevver Andaç
(Çevirmen)...
Eserleri
Önce sekiz roman, bir öykü kitabı çıkardı: 'Karanlık Dünya' (1951), 'Büyük Balıklar' (1952), 'İnsansız Şehir' (öyküler,
1953), 'Oyun' (1953), 'Ekilmemiş Topraklar' (1954), 'Ali' (1955), 'Kutu Kutu İçinde' (1956), 'Yedinci Gün' (1957), 'Bordamıza
Vuran Deniz' (1960), 'Başka Dünyalar' ('Karanlık Dünya', 'Oyun', 'Kutu Kutu İçinde' romanlarının toplu baskısı, 1962). 'Bütün
Romanları' iki cilt olarak 1981'de yayımlandı.
Sonraki kitapları geniş birer incelemedir: 'Erdem Açısından Düşünce Tarihi' (1963), 'Mutluluk Düşüncesi' (1965), 'Özgürlük
Düşüncesi' (1966), 'Felsefe Sözlüğü' (1967), 'Düşünce Tarihi' (1970), 'Ekonomi Sözlüğü' (1972), 'İnanç Sözlüğü' (1975),
'Felsefe Ansiklopedisi Kavramlar ve Akımlar' (son cilt 1980), 'Ticaret Sözlüğü' (1982).
Günün diğer önemli olayları
1401: Moğol İmparatoru Timur'un orduları, Bağdat'ı ele geçirdi.
1816: Arjantin, İspanya'dan bağımsızlığını kazandı.
1872: İbret gazetesi, Namık Kemal'in 'Garaz Marazdır' yazısı nedeniyle kapatıldı. Namık Kemal sürgüne gönderildi.
1901: Yazdığı romantik romanların sayısı 500'ü geçen İngiliz kadın yazar Barbara Cartland hayata merhaba dedi.
1935: Moda Deniz Kulübü, Atatürk'ün de katıldığı törenle açıldı.
1938: Atatürk, Savarona yatında 3 saat süren Bakanlar Kurulu toplantısına başkanlık etti. Bu, Atatürk'ün başkanlık ettiği son
toplantıydı.
1945: Ormanlar devlet mülkiyetine geçti.
1946: Ankara Valisi Nevzat Tandoğan intihar etti.
1949: Çorum vapuru, Galata rıhtımında yandı: 56 kişi dumandan boğularak öldü.
1952: İstanbul Teknik Üniversitesi televizyon laboratuvarı, ilk televizyon yayınını basın önünde yaptı.
1953: ABD'li yazar Dashiell Hammet, antikomünist soruşturmalarda ifade vermeyi reddettiği için 6 ay hapse mahkum oldu.
1953: Yerli Film Yapanlar Cemiyeti, ilk resmi film yarışmasını düzenledi.
1957: ABD'li aktör Tom Hanks dünyaya gözlerini açtı.
1961: Anayasa için halk oylaması yapıldı. 1961 Anayasası 61.5 evet oyuyla kabul edildi.
1967: İstanbul'da düzenlenen 24'üncü Avrupa Serbest Güreş Şampiyonası'nda Türk Milli Takımı, Avrupa şampiyonu oldu.
1979: Abdi İpekçi cinayetinin sanığı Mehmet Ali Ağca yakalandı.
1990: 'Lebleci Horhor', 'Saz Caz' gibi operetlerle tanınan oyuncu ve yönetmen Reşit Gürzap hayata veda etti.
1993: Sivas'taki Madımak Olayları'nda yaralanan şair Metin Altıok kaldırıldığı hastanede yaşama veda etti.
1998: İstanbul'da Mısır Çarşısı'nda bir patlama oldu: 7 ölü. Tüp patlaması mı, PKK bombası mı tartışmaları 4 yıl sürdü.
Bilirkişi raporunda olayın tüpten kaynaklandığına karar verildi.
2001: Emlakbank, Ziraat Bankasına devredildi.
*************************************************
Tarihte bugün: 8 Temmuz
'Rüzgar Gibi Geçti' filminin yıldızı, İngiliz aktris Vivien Leigh 1977 yılında hayata veda etti.
'Rüzgar Gibi Geçti' (Gone with the Wind), Margaret Mitchell'ın Pulitzer ödüllü aynı adlı romanından, 1939 yılında sinemaya
uyarlandı.
Filmin yönetmenliğini Victor Fleming yaparken, başrolleri Clark Gable, Vivien Leigh, Leslie Howard ve Olivia de Havilland
üstlendi. 14 dalda Oscar'a aday olan film, dokuz dalda ödül kazandı.
Konusu
Ateşli ve bencil tabiatlı yarı İrlandalı, Güneyli güzel Scarlett O'Hara (Vivien Leigh) Tara'da yaşamaktadır. Scarlett, bir
türlü elde edemediği 12 Meşeler Çiftliği'nin varisi Ashley Wilkes'e (Leslie Howard) aşık olduğunu düşünmektedir.
Ashley'nin, kuzeni Melanie'yle (Olivia de Havilland) evleneceğini öğrenen Scarlett çok sinirlenir. Asley, Scarlett'a karşı
boş değilse de Melanie ile sahip oldukları benzer karakterlerin çok daha iyi bir evliliğe yol açacağını düşünmektedir.
Scarlett, Asley'nin evinde Rhett Butler'la (Clark Gable) tanışır. Asley ve Melanie'nin evliliğine engel olamayan Scarlett,
acele bir evlilik yapar. Bu sırada Kuzey-Güney Savaşı başlamıştır. Scarlett'ın kocası savaşta ölür.
Rhett Butler, Scarlett'ın peşinde koşmaktadır. Savaş, Güney'in şartlarını çok ağırlaştırır; Scarlett annesini kaybeder,
babası ise aklını yitirmiştir. Melanie ve Scarlett Tara'da birlikte yaşamaya başlarlar.
Ashley'den haber alınamamaktadır ama savaş bittiğinde Asley geri döner. Tara'nın vergilerini ödeyemeyen Scarlett, bu defa
kızkardeşinin nişanlısıyla evlenir ve çiftliği kurtarır.
Scarlett'ın bir gün yeni özgür olmuş fakir siyahlar tarafından saldırıya uğraması üzerine Rhett, Asley ve kocası intikam
almaya giderler. Scarlett'ın ikinci kocası da çatışma sırasında ölür.
Scarlett'ın Asley takıntısı devam etmektedir. Ancak, Rhett Buttler'la üçüncü evliliğini yapar. Bir kızları olur. Rhett,
Asley'i çok kıskanmaktadır. Bir gün kızını alır ve Paris'e gider.
Ancak kızın annesini özlemesi nedeniyle üç ay sonra dönerler. Bu arada Scarlett ikinci çocuğuna da hamiledir. Yaşanan
tartışma sonucu Scarlett bebeğini kaybeder. Bebeğin ardından kızlarının da ölümü ilişkilerini iyice sarsacaktır.
Melanie ölümcül şekilde hastalanır. Scarlett'tan Asley ve oğluna bakmasını ister. Bu arada Scarlett, Rhett'e aşık olduğunu
fark etmiştir. Melanie'nin evinde Scarlett'ın Asley'yle ilgilenmesi Rhett'in Scarlett'ı terk etmesine neden olur.
Bu trajik aşk dörtgeninin fonunda, Kuzey-Güney Savaşı ve Güney'in yeniden yapılandırılması, Atlanta'nın yanışı, yaralı güney
eyaletleri federasyonu üyeleriyle dolu tarlalar da kullanılmıştır.
Titizlikle hazırlanan sahneler, gün batımı görüntüleri ve silüetler, dramatik ve romantik müzik, savaşı somutlaştıran Güney
halk şarkıları, yoğun nostalji havası ve nükteli diyaloglarla 'Rüzgar Gibi Geçti', sinema tarihinde bugüne kadar çekilmiş en
büyük epik dramlardan biri olarak kabul edilmektedir.
Irkçılık eleştirileri
Film bazı eleştirmenlerce Güney'in değerlerini övmesi ve kölelik düzenini romantik dille anlatması gerekçeleriyle eleştiriye
uğramıştır. Ancak, gerek filmin çekildiği yıl gerekse sonrasında filmi izleyenlerin çoğu bu eleştiriyi paylaşmamıştır.
Hattie McDaniel tarafından canlandırılan Mammy karakteri köleliğin en güzel örneği eleştirisine uğrasa da, Mammy'nin
Scarlett'ın yetişmesinde oynadığı rol ve katı tavırları bu eleştirilerin sönük kalmasına yol açmıştır.
McDaniel, 1930 ve 1940'lı yıllardaki siyahlara yönelik tavır nedeniyle filmin Atlanta'daki galasına katılamaz. Buna karşın,
Hattie McDaniel'ın Oscar alan ilk siyah oyuncu olması ABD'li siyahlar için gurur kaynağı olur.
Dokuz dalda Oscar
En İyi Kadın Oyuncu Ödülü: Vivien Leigh
En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Ödülü: Hattie McDaniel
En İyi Sanat Yönetmeni Ödülü: Lyle R. Wheeler
En İyi Renkli Sinematografi Ödülü: Ernest Haller, Ray Rennahan
En İyi Yönetmen Ödülü: Victor Fleming
En İyi Kurgu Ödülü: Hal C. Kern, James E. Newcom
En İyi Film Ödülü: David O. Selznick
En İyi Senaryo Ödülü: Sidney Howard
Teknik Başarı Ödülü: Don Musgrave
Onur Ödülü: William Cameron Menzies (Renklerin, filmin dramatik havasını artırmadaki kullanımında elde ettiği başarıyla)
Diğer Oscar adaylıkları
En İyi Erkek Oyuncu: Clark Gable
En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Olivia de Havilland
En İyi Özel Efekt: Jack Cosgrove, Fred Albin, Arthur Johns
En İyi Film Müziği: Max Steiner
En İyi Ses Kaydı: Thomas T. Moulton
Diğer ödüller
New York Film Eleştirmenleri Ödülleri (1939): En İyi Kadın Oyuncu Ödülü (Vivien Leigh)
Photoplay Ödülleri (1939): Onur Ödülü (David O. Selznick)
Halkın Seçimi Ödülleri (1989): Tüm zamanların en beğenilen sinema filmi ödülü.
Günün diğer önemli olayları
1522: Kanuni Sultan Süleyman, Rodos'a çıktı.
1621: Fabllarıyla tanınan Fransız şair Jean de La Fontaine doğdu.
1829: Erzurum, Salih Paşa'nın Çarlık Ordusunun teslim koşullarını kabulüyle Rus işgaline uğradı.
1833: Osmanlı Devleti ile Çarlık Rusyası arasında Hünkar İskelesi Anlaşması imzalandı.
1919: Mustafa Kemal, resmi görevinden ve askerlikten çekildi.
1928: Ankara Hukuk Fakültesi ilk mezunlarını verdi.
1937: İtalya'nın Habeşistan'ı ilhakı üzerine, Türkiye, İran, Irak ve Afganistan arasında Sadabat Paktı adı verilen bir
saldırmazlık paktı imzalandı.
1943: Atatürk'ün yaverlerinden ve eski milletvekillerinden Cevat Abbas Gürer vefat etti.
1948: Topraksız çiftçilere hazine topraklarının dağıtımı yasalaştı.
1950: İhracat tamamen serbest bırakıldı.
1954: Türkiye'de ilk gece maçı, Ankara 19 Mayıs Stadı'nda Gençlerbirliği ile Demirspor arasında oynandı.
1966: Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay, Celal Bayar'ın cezasını hastalığı dolayısıyla affetti.
1967: Hacettepe Üniversitesi kuruldu.
1982: Yasadışı cinsiyet değişikliği gerekçesiyle Prof.Dr. Ali Nihat Mındıkoğlu ve 10 transseksüelle ilgili yargılama başladı.
1984: Erdal İnönü, Sosyal Demokrasi Partisi genel başkanı seçildi.
1985: ABD Başkanı Ronald Reagan, İran, Libya, Kuzey Kore, Nikaragua ve Küba'yı 'terörist ülkeler konfederasyonu' olarak
tanımladı.
1991: Vehbi Koç, 'Forbes' dergisinde dünyanın 41'inci zengini olarak yer aldı.
1993: Özel radyo işletilmesi ve kurulması serbest bırakıldı.
1994: Uluslararası Para Fonu ile Türkiye arasında stand-by anlaşması yapıldı. Türkiye 713 milyon dolar kredi aldı.
1996: RP-DYP Koalisyon Hükümeti güvenoyu aldı, Refahyol dönemi başladı.
*****************************************
Tarihte bugün: 7 Temmuz
Sovyet devrimi şairlerinden Vladimir Mayakovsky, 1893 yılında dünyaya gözlerini açtı.
Vladimir Vladimirovic Mayakovski 7 temmuz (aslında tam olarak bilinmiyor) 1893'te Gürcistan'ın Kutais kentine bağlı Bağdadi
köyünde doğdu. Babası Vladimir Konstantinovic Mayakovski, Bağdadi Orman Müdürü'ydü.
Aile içinde Vladimir Mayakovsky'ye Volodya olarak hitap ediyorlardı. Okuma-yazmayı kendi kendine öğrendi. 1900 sonunda Kutais
Lisesi'ne gitmeye başladı. 1905'te Kutais, Bolşevik Partisi'nin yeraltı eylemlerinin merkezlerinden biri oldu.
Bu ortamda devrimcilik ve şiirle tanışan Mayakovski'nin edebi yapısı şekillenmeye başladı. 1906'da babasının ölümünden sonra,
ailesiyle Moskova'ya göç etti.
1906'da Bolşeviklere katılan Vladimir Mayakovski, üç kere tutuklandı. 1911-1914 yılları arasında Moskova Resim ve Heykel
Okulu'nda öğrenim gördü.
1911'de fütürist harekete katıldı. Fütürist Bildiri'de imzası yer aldı. Burjuva göreneklere meydan okuyan ve sığ kamu
beğenisini sarsan edebi ürünler verdi.
1915-1917 yılları arasında Lili Brick ile büyük bir aşk yaşadı ve bunun etkisi yıllarca sürdü. Ekim Devrimi'ni çoşkuyla
karşıladı ve devrimin başlıca sözcülerinden biri oldu.
'Yeni Lef' dergisini (1922-1923) yeniden yaşatmaya çalıştı ('Novy Lef', 1927-1928). Kağıdın yetişmediği, basımevlerinin
çalışmadığı, savaşın yıprattığı dönemlerde; halkın gazete ve mizah dergileri yerine kullandığı ROSTA (Rusya Telgraf Ajansı)
Pencereleri adlı pankartları hazırladı.
1925'te yakın dostu Sergey Yesenin, Leningrad'da İngiltere Oteli'nde intihar etti. Yesenin, son şiiri 'Elveda Dost, Elveda'yı
kanıyla yazmıştı. Buna karşılık hemen bir şiir yazdı, fakat zamanın devrimcilerinden büyük tepki gördü.
Bu olaydan tam beş yıl sonra, 1930'da, Lili Brick'i ve ailesini Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği hükümetine emanet
ettiğini belirten bir mektup bırakarak intihar etti.
'Pantolonlu Bulut' (Giriş)
Pelteleşmiş beyninizde
kirden parlayan bir kanepede yan gelip yatan semiz bir uşak gibi
hayal kuran düşüncenizi,
kanlı bir yürek parçasıyla tedirgin edeceğim,
dalga geçeceğim, geberesiye küstah ve zehir dilli.
Tek bir ak saç yok ruhumda,
yaşlılığın çıtkırıldımlığı yok onda!
Dünyayı bozguna uğratarak sesimin gücüyle
yürüyorum - yakışıklı,
yirmiiki yaşında.
Çıtkırıldımlar!
Kemana yatırırsınız aşkı siz.
Kabalar, onu trampete yükler.
Fakat, tersyüz edebilir misiniz, kendinizi benim gibi,
Öyle ki, dudaklar kalsın ortada, salt dudaklar!
Çık da gel konuk odasından,
gel de bir adam tanı,
kibirli, patiskadan ve melek soylu memur karısı.
Sen ki dudaklar çevirirsin aynı kayıtsızlıkla,
bir aşçı kadın nasıl çevirirse yemek kitabının sayfalarını.
İster misiniz,
ten kudurtsun beni,
- ve gök gibi, renk değiştirerek ansızın -
ister misiniz,
öylesine yumuşayayım, sevecen olayım ki öylesine
hani, erkek değil de, pantolonlu bir bulut desinler bu!
İnanmıyorum çiçekli Nice diye bir yerin var olduğuna!
Benimle göklere çıkarılacaktır yeniden
hastane gibi bayatlamış erkekler,
ve atasözleri gibi yıpranmış kadınlar da...
Son Mektup
(Cesedinin yanında bulunmuştur)
Hepinize!..
İşte ölüyorum. Kimseyi suçlamayın bundan ötürü.
Hele dedikodudan, unutmayın ki, merhum nefret ederdi.
Anacığım, kardeşlerim, yoldaşlarım! Bağışlayın beni.
İş değil bu, biliyorum (kimseye de öğütlemem), ama benim için başka bir çıkar yol kalmamıştı.
Lili, beni sev.
Hükümet Yoldaş!
Ailem Lili Brik, anam, kız kardeşlerim ve Veronika Vitoldovna Polonkaya' dan ibarettir.
Yaşamlarını sağlarsan, ne mutlu bana...
Bitmemiş şiirleri Brik'lere verin, ne lazımsa onlar yapar.
"Bir varmış bir yokmuş" derler hani:
Aşkın küçük sandalı hayat ırmağının akıntısına kafa tutabilir mi!
Dayanamayıp parçalandı işte sonunda...
Acıları, mutsuzlukları, karşılıklı haksızlıkları, hatırlamaya bile değmez:
Ödeşmiş durumdayız kahpe felekle.
Ve sizler mutlu olun yeter.
Günün diğer önemli olayları
1828: Kars, Emin Paşa'nın teslim kararı alması üzerine, Rus işgaline uğradı.
1901: 'Bisiklet Hırsızları' filmiyle ünlü, Oscar ödüllü İtalyan yönetmen Vittorio de Sica doğdu.
1929: Benito Mussolini, Papa ile anlaşınca bağımsız Vatikan kuruldu.
1930: 'Sherlock Holmes'ün yazarı Sir Arthur Conan Doyle vefat etti.
1937: İngiltere, Filistin'in üçte ikisini Araplara, üçte birini Yahudilere bırakmayı öneren Peel Raporu'nu yayımladı.
1940: Efsanevi müzik grubu Beatles'ın bateristi Ringo Starr doğdu.
1942: Başbakan Dr. Refik Saydam, İstanbul'da hayata veda etti.
1948: İdil Biret ve Suna Kan'ın yurt dışında eğitim görmelerini sağlayan üstün yetenekli çocuklar hakkındaki özel yasa çıktı.
1950: Dünya Bankası, Türkiye'ye 16 milyon 400 bin dolar kredi açtı.
1955: Camialtı Tersanesi'nde inşa edilen ilk şilep olan 'Abidin Daver' denize müzikildi.
1964: Metin Erksan'ın yönettiği 'Susuz Yaz', 14'üncü Uluslararası Berlin Film Festivali'nde Altın Ayı kazandı.
1969: Başbakan Süleyman Demirel, hükümetin dış borç almasını eleştirenlere, "borç almayalım da ne yapalım? Millet başka yere
mi hicret etsin" dedi.
1993: 'Hababam Sınıfı' serisinin yaratıcısı, şair ve yazar Rıfat Ilgaz, 82 yaşında yaşamını yitirdi.
1998: Başbakan Mesut Yılmaz'ın gezisi sırasında Makedonya'da, Üsküp yakınlarında meydana gelen kazada, Devlet Bakanı Rüştü
Kazım Yücelen, Milletvekili Şinasi Altıner, gazeteci Fikret Bila, koruma polisi ve şoför yaralandı. Türk heyetinin
otomobiline çarpan otodaki Makedon karı koca öldü.
1998: Meclis'te 'harçlara hayır' pankartı açmaları nedeniyle 15'er ay hapse mahkum edilen sekiz öğrenci, aynı mahkemede
beraat ettiler.
2000: Yargıtay, eski milletvekili Şevki Yılmaz'a verilen 25 ay hapis cezasını onadı.
**********************************************
Tarihte bugün: 6 Temmuz
'Ütopya'nın yazarı ve İngiliz devlet adamı Sir Thomas More, 1535 yılında, Kral VIII. Henry'yi İngiltere kilisesinin başı
olarak kabul etmediği için idam edildi.
Thomas More, 7 şubat 1478'de, Londra'da doğdu. Babası dönemin önemli bir yargıcı olan Sir John More'du. Eğitim için Oxford
Üniversitesi'ne girdi. Oxford'da geçirdiği iki yılda yazmaya başladı.
Antik Yunan ve Latin edebiyatına ilgisi de bu dönemde oldu. Daha sonra Londra'ya geri döndü ve 1496'da hukuk öğrenimi görmeye
başladı. 1501'de avukat oldu.
Hukuk öğrenimi gördüğü yıllarda manastır yaşamı yaşamakta ve bir rahip olmak isteğiyle yanıp tutuşmaktaydı. Yine de zamanla
bu duygusu söndü ve ruhu ülkesine hizmet etmek isteğiyle doldu.
Bunun üzerine 1504'te parlementoya girdi. Bu sıralarda Hollandalı yazar Erasmus ile olan arkadaşlığı iyice gelişti ve Erasmus
1509'da basılan eseri 'Encomium Moriae'yi ('Deliliğe Övgü') Thomas More'a adadı. 1517'de kralın hizmetine girdi.
Giriştiği başarılı bir diplomatik görev ardından şövalye unvanı aldı ve yardımcı veznedar ilan edildi. Kralın kişisel
danışmanı olarak kariyeri parlamaya devam etti. 1525'de Lancaster Düklüğü'nün bakanı oldu.
Kral VIII. Henry'nin evlilikleriyle ilgili konularda ona yeterince yardım edemeyen Lordlar Kamarası başkanı Kardinal Wolsey'i
istifaya zorladıktan sonra yerine Thomas More'u Lordlar Kamarası başkanı ilan etti.
Başlarda kralın düşüncelerini paylaşan Thomas More, zamanla kralın protestanlığa olan artan ilgisi ve kiliseye olan negatif
düşüncelerinden rahatsız oldu.
Kişisel olarak protestanlığı sevmiyor ve doğru bulmuyor, dönemin katolik kilisesini benimsiyor ve önemsiyordu. Protestanlığı
eleştiren kitaplarıyla kral ile olan ilişkisini gerdikten sonra 1531'de krala bağlılık yemini etmeyi reddetti.
Daha sonra hastalığı bahane ederek 1532'de görevlerinden ayrıldı. 1533'de Anne Boleyn'in İngiltere Kraliçesi olarak ilan
edildiği taç giydirme törenine katılmayı reddedince şimşekleri üzerine çekti.
Parlamentonun Anne Boleyn'i İngiltere'nin kraliçesi olarak ilan edebileceğini kabul etmesine rağmen, bağlılık yemini etmeyi
reddetti. Çünkü bu Papa'ya karşı bir davranış olurdu. Bu yüzden tutuklandı.
Daha sonraları kralı kilisenin başkanı olarak görmediği yönünde bir yalan da önüne işlemiş olduğu bir suç olarak getirildi.
Ölüm cezasına çarptırıldı. 6 temmuz 1535'de idam edildi.
'Ütopya'
Kitabın ismi, Thomas More tarafından, Yunanca 'olmayan yer' sözcüğünden türetildi. More, Yunanca yer anlamına gelen sözcüğün
önüne iyi anlamına gelen 'eu' ve yok anlamına gelen 'ou' takılarını birlikte çağrıştıran bir hece getirmiş, böylece aynı anda
'iyi yer' ve 'yok yer', yani 'olmayan yer' anlamını taşıyan bir tür cinas yapmıştı.
More'un 1516'da yazdığı 'Ütopya' ('Utopia'), var olmayan ve hayali bir adada geçer. More, kitabında Ütopyalıları ve onların
yaşam biçimlerini anlatarak, döneminin İngiltere'sine bir eleştiri getirir.
Thomas More'un Latince kaleme aldığı eser ilk olarak Almanca'ya çevirildi. İlk İngilizce çevirisi ise 1551'de Ralph Robinson
tarafından yapıldı. Bazı eksiklikleri olsa da bu çeviri eserin en başarılı çevirisi olarak kabul edilir.
Günün diğer önemli olayları
1517: Emaneti Mübareke adıyla anılan Hazreti Muhammed'e ait kutsal eşya, Mısır fatihi Yavuz Sultan Selim'e teslim edildi.
1885: Fransız bilim adamı Louis Pasteur kuduz aşısını buldu.
1893: Kısa öyküleriyle tanınan Fransız yazar Guy de Maupassant yaşama veda etti.
1917: Arabistanlı Lawrence, Arap isyancılarla Akabe kentine saldırdı.
1935: Tibet'in dini lideri, Nobel Barış Ödülü sahibi Dalay Lama (Tenzin Gyatso) doğdu.
1942: Müttefik kuvvetler Almanları Mısır'ın El-Alameyn kentinde durdurdu. Fas ve Cezayir'e İngiliz çıkarması yapıldı. Almanya
Kuzey Afrika'dan çekilmeye başladı.
1953: Edirne depreminde ağır hasar gören tarihi Edirne Saat Kulesi yıkıldı.
1960: Nobel Edebiyat Ödülü sahibi ABD'li romancı William Faulkner hayatını kaybetti.
1968: Öğretmenler Kurultayı'nda temel eğitimin sekiz yıl olması istendi.
1969: 'İnce mem*d' romanının senaryosu sansüre takıldı. Romanın yazarı Yaşar Kemal, "sansür Anayasa'ya aykırıdır" dedi.
1971: ABD'li caz sanatçısı Louis Armstrong hayata veda etti.
1984: Türkiye'nin en eski ilüzyonisti Zati Sungur, 87 yaşında İstanbul'da vefat etti.
1991: Türkiye'nin ilk kadın valisi Lale Aytaman, Muğla'ya atandı.
1995: Yazar Aziz Nesin, 80 yaşında yaşamını yitirdi.
1995: Ankara Valiliği, Büyükşehir Belediye Meclisi'nin kentin simgesi Hitit Güneşi'ni değiştirme kararını reddetti.
1999: Devlet Bakanı Hikmet Uluğbay, intihar girişiminde bulundu. Uluğbay, 9 temmuzda verdiği ifadede, tetiği kendi iradesiyle
çektiğini belirtti.
2003: Türkiye Turing ve Otomobil Yönetim Kurulu Başkanı Çelik Gülersoy hayatını kaybetti.
****************************************
Tarihte bugün: 5 Temmuz
Fransız modacı Louis Reard, 1946 yılında iki parçalı mayoyu tanıttı. Mayonun adı, ABD'nin atom bombası denemeleri yaptığı
Pasifik'teki Bikini Adası'ndan geliyordu.
Bazı çevrelerin asma yaprağından beri dünyanın en devrimci giysisi olarak tanımladığı bikini, ilk olarak 1946 yılında Franszı
modacı Louis Reard tarafından tanıtıldı.
1946'daki çıkışında skandal yaratan izlenimini artık kaybetmiş olsa da kadın giyiminin vazgeçilmez parçası haline gelen
bikini, çekiciliğini ve cazibesini hala koruyor.
Mayonun tarihçesini kaleme alan Franszı yazar Olivier Saillard bikiniyi şöyle tanımlıyor: "Mayoların en sadesi ve en küçüğü.
İplerle bir mayoyu oluşturan dört adet üçgen."
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra dünyanın en küçük mayosunu yaratmaya girişen Louis Reard'ın icadı, Paris'teki Molitor
havuzunda tanıtıldı.
Tanıtımı yapmadan beş beş gün önce, Büyük Okyanus'taki Bikini Adası'nda ABD'lilerin nükleer denemesine atfen de yeni
tanıttığı deniz giysisine bikini adını verdi.
Saillard, o zamanlar bikiniyi tanıtmayı hiçbir mankenin kabul etmediğini söylüyor. "Bu kadar küçük bir mayo bir skandaldı"
diyor ve bir dansözün bikiniyi tanıtmayı kabul ettiğini belirtiyor.
Saillard, "iki parçalı mayolar 1930'lu yıllarda da vardı, ama var olmayan bu kadar küçük parçalardı. O zamanlar karnın bu
kadar aşağısına inilmemiş, k*lçaları örten parçalar bu kadar küçültülmemişti" diyor.
"Vatikan'ın hemen kınadığı bikini, uzun yıllar skandal yarattı. Fransa'daki bazı belediyeler bile bikiniyi yasaklamıştı"
diyen Saillard, bikininin zaferinin kadınların statüsünün değişimine eşlik ettiğini belirtiyor.
Saillard ayrıca, skandallar yaratan bikininin normalden daha ince bir beden gerektirdiğini, kadını bir cazibe objesi haline
getirmekle birlikte, çok daha özgür ve kendi kendinin efendisi bir kadına hitap ettiğini söylüyor.
1950'li yılların sonunda sinema, yürekleri hoplatan Brigitte Bardot, Ursula Andress ya da Raquel Welch ile birlikte bikininin
başarısına katkıda bulundu ve bikini plajların geleneksel giysisi oldu.
Bikini, 1970'lerde yeni bir aşama kaydetti. Beden özgürlüğünü kutlayan kadınlar bikinilerinin üstlerini çıkartıp atınca
monokini (tek parçalı mayo, üstsüz) doğdu.
1990'larda bronzlaşmanın sağlıksız olduğu görüşünün yayılması da bikiniyi yıldırmadı. Popülaritesini hiç kaybetmeyen bikini,
günümüzde de plajların vazgeçilmesi olarak çekiciliğini ve cazibesini koruyor.
Günün diğer önemli olayları
1811: 'El Libartador' (Kurtarıcı) lakaplı Simon Bolivar, Venezuella'nın İspanya'dan bağımsızlığını ilan etti.
1830: Fransızlar, Cezayir'i işgal etti.
1889: Fransız şair, romancı, ressam ve film yönetmeni Jean Cocteau doğdu.
1911: 1969-1974 yılları arasında Fransa cumhurbaşkanı olan Georges Pompidou hayata merhaba dedi.
1917: Mustafa Kemal, Halep'teki Yedinci Ordu Komutanlığına atandı.
1921: Antalya'yı işgal eden İtalyan güçlerinin son birliği de kentten ayrıldı.
1924: 42 ülkenin katıldığı Olimpiyat Oyunları, Paris'te başladı. Almanya olimpiyatlara katılmadı.
1938: Şükrü Kanatlı komutasındaki Türk Birlikleri, Hatay'a girdi. Fransızların ilan ettiği sıkıyönetim kaldırıldı.
1939: Enver Paşa'nın çocuk ve torunlarının vatandaşlığa alınmaları ve yurda dönmelerine izin veren yasa çıktı.
1939: Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü kuruldu.
1945: İngiltere'yi İkinci Dünya Savaşı'nda zafere götüren Winston Churchill seçimleri kaybederek başbakanlıktan ayrıldı.
1950: Radyoda dini program yayınlama yasağı kaldırıldı.
1961: Fransız askerleri Cezayir'de göstericilere ateş açtı: 80 ölü.
1964: Darbe girişimleri nedeniyle yargılanan ve idama mahkum edilen Albay Talat Aydemir'in cezası infaz edildi.
1967: İsrail Savunma Bakanı Moşe Dayan, Gazze'yi ilhak ettiklerini açıkladı.
1973: Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu, Eurovizyon Kulübü'ne girdi ve dünya olaylarını naklen yayınlama hakkına sahip oldu.
1974: Bakanlar Kurulu, haşhaş ekimi yasağını kaldırdı. Karar, ABD'nin tepkisine yol açtı. Başbakan Bülent Ecevit, "nerede ne
ekeceğimize kimse karışamaz" dedi.
1977: Pakistan'daki askeri darbe oldu. General Ziya Ül-Hak, Başbakan Zülfikar Ali Butto'yu devirdi.
1987: Avusturya polisi Viyana'da bulunan Alpaslan Türkeş'ten ülkeyi derhal terk etmesini istedi. Türkeş, Viyana'dan Paris'e
geçti.
1993: Türkiye'nin ilk kadın başbakanı Tansu Çiller'in oluşturduğu SHP-DYP koalisyon hükümeti, TBMM'den güvenoyu aldı.
2000: Kapatılan Refah Partisi'nin genel başkanı Necmettin Erbakan'ın halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçundan 1 yıllık hapis
cezası Yargıtay tarafından onandı. Erbakan ömür boyu siyasi yasaklı oldu.
***************************************************
Tarihte bugün: 4 Temmuz
Yazar Tomris Uyar 2003 yılında yaşamını yitirdi.
1941'de İstanbul'da Tomris Uyar, Yeni Kolej, İngiliz High School, Arnavutköy Amerikan Kız Koleji'nde okuduktan sonra, 1963'te
İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Gazetecilik Enstitüsü'nü bitirdi.
1969'da evlendiği Turgut Uyar'dan bir çocuğu bulunan Tomris Uyar'ın, Tagore'den 'Şekerden Bebek' adlı ilk çevirisi 1962'de
Varlık, 'Kristin' adlı ilk öyküsü de 1965'te Türk Dili'nden çıktı.
Tomris Uyar'ın, öykü, deneme, eleştiri, günlük ve çevirileri, 'Varlık', 'Dost', 'Papirüs', 'Yeni Dergi', 'Soyut', 'Yeni
Edebiyat', 'Yeni Düşün', 'Gösteri', 'Gergedan', 'Argos', 'Adam Öykü' gibi yayımlandı.
Özellikle 1966'dan sonra 'Papirüs'te yayımladığı eserleriyle adını duyuran ve 1969'a kadar 'R. Tomris' imzasını kullanan
Uyar, 1970'ten sonra gelişen yeni Türk öykücülüğünün önde gelen isimleri arasında yer aldı.
On öykü derlemesinden 'Yürekte Bukağı' ile 1979, 'Yaza Yolculuk' ile 1986'da Sait Faik Öykü Armağanı'nı kazandı. Atmışı aşkın
çevirisi kitaplaşan Uyar'ın günlükleri, 'Gündökümü' genel başlığı altında yayımlandı.
Elli dolayındaki çevirilerinden Turgut Uyar'la birlikte Lucretius'tan çevirdiği 'Evrenin Yapısı', Türk Dil Kurumu'nun 1975
Çeviri Ödülü'ne layık görüldü. 1987'de 'Hiawatha' çevirisiyle Avni Dilligil Tiyatro Ödülü aldı.
Yazarın öyküleri, çeşitli yabancı dillere çevrildi, antolojilerde yayımlandı. Yazılarının, gündökümlerinin ve çevirilerinin
öykü anlayışıyla koşutluk göstermesine özenen yazarlardan olarak edebiyatı bir bütün olarak ele aldı.
Eserleri
Öykü: 'İpek ve Bakır' (1971), 'Ödeşmeler ve Şahmeran Hikayesi' (1973), 'Dizboyu Papatyalar' (1975), 'Yürekte Bukağı' (1979),
'Yaz Düşleri / Düş Kışları' (1981), 'Gecegezen Kızlar' (1983), 'Yaza Yolculuk' (1989), 'Sekizinci Günah' (1990), 'Otuzların
Kadını' (1992), 'Aramızdaki Şey' (1997), 'Güzel Yazı Defteri' (2002)
Günlük: 'Gündökümü I' ve 'Gündökümü II' (2003)
Günün diğer önemli olayları
1546: 1574-95 yılları arasında hüküm Osmanlı Sultanı III. Murad doğdu.
1546: Osmanlı donanmasında Kaptanı Deryalık yapmış Barbaros Hayrettin Paşa öldü.
1776: Amerikan Kongresi, Britanya'dan bağımsızlığını ilan etti.
1848: Karl Marx ve Friedrich Engels'in yazdığı 'Komünist Manifesto' yayımlandı.
1848: Fransız romancı ve politikacı François Rene de Chateaubriand hayatını kaybetti.
1927: İtalyan sinema oyuncusu Gina Lollobrigida hayata merhaba dedi.
1932: İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, otomobiliyle Ankara'dan İstanbul'a giden ilk kişi oldu.
1934: Radyum elementini keşfeden ve iki kez Nobel Fizik Ödülü alan Fransız fizikçi Marie Curie hayata veda etti.
1936: Atatürk, Mimar Seyfi Arkan'a projelendirilen Florya Deniz Köşkü'nde denize girdi. Yazlık bir konut olarak, 14 ağustosta
kullanıma açılan köşk, Atatürk tarafından 1936'nın yaz aylarında da uzunca bir süre kullanılmıştı.
1946: ABD, Filipinler'in bağımsızlığını tanıdı.
1954: İstanbul Dolmabahçe Stadı'nda kadınlararası futbol maçı yapıldı.
1976: İsrail komandoları, Filistinlilerin kaçırdığı uçaktaki 100 rehineyi Uganda'da bir operasyonla kurtardı.
1977: Yazar Esat Mahmut Karakurt, 75 yaşında vefat etti.
1996: Ankara DGM, Halkın Demokrasi Partisi (HADEP) Genel Başkanı Murat Bozlak ve 39 parti yöneticisini tutukladı.
1997: 'Pathfinder' keşif aracı Mars'ın yüzeyine indi.
1997: Ankara Bir Numaralı DGM'de görülen Sivas davasında savcı, 38 sanık için idam istedi.
1998: Grekoromende ilk kez düzenlenen Dünya Uluslar Kupası'nda Türkiye şampiyon oldu.
2002: Yunanistan polisi, 27 yıldır faaliyette bulunan terör örgütü 17 Kasım'ın ilk kez bir üyesinin tutuklandığını açıkladı.
2003: Anıtkabir'in mimarlarından Yüksek Mimar Prof.Dr. Ahmet Orhan Arda hayata veda etti.
********************************************************
Tarihte bugün: 3 Temmuz
Türk sinemasının İnek Şaban'ı Kemal Sunal 2000 yılında hayata veda etti.
Aslen Malatya'nın Doğanyol ilçesinden olan Kemal Sunal, İstanbul'da doğdu. Vefa Lisesi'nden mezun oldu. Sanat hayatı, 'Zoraki
Tabip' adlı tiyatro oyunuyla başladı.
Bir yıl kadar Kenterler Tiyatrosu'nda çalıştıktan sonra Devekuşu Kabare'de görev aldı. 1972'de Ertem Eğilmez'in yönettiği
'Tatlı Dillim'le sinemaya adımını attı ve kalabalık kadrolu filmlerde rol almaya başladı.
Türk sinemasında başta İnek Şaban tiplemesi olmak üzere canlandırdığı pek çok tiple sevenlerinin kalbinde taht kuran Kemal
Sunal, yediden 70'e herkesin sevgisini kazandı.
Türk sinemasının en büyük komedyenlerinden biri oldu. Peşpeşe çevirdiği filmlerle ticari açıdan büyük başarı kazandı.
Filimlerde cogu zaman saf, şanslı ve iyi yürekli karakterlerin rollerine girdi.
1974'te evlendi. Ali ve Ezo adlarında, biri kız diğeri erkek iki çocuğu oldu. 1977'de Antalya Film Festivali'nde En İyi Erkek
Oyuncu ödülünü aldı.
Oyunculuğu ve özellikle değişik tiplemesiyle Türk sinemasında komedi oyunculuğuna yeni bir soluk getirdi. 1990'lardan
itibaren filmleri kesintisiz olarak TV'lerde yayınlanmaya başladı. Ama bu gösterimlerden hiç para kazanmadı.
12 eylül öncesi dönemde yarım bıraktığı üniversiteyi, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema
Bölümünü'nden mezun olarak 1995'te bitirdi ve yüksek lisans yapmaya başladı.
Hayatı boyunca toplam 82 filmde rol aldı. 3 temmuz 2000'de, 'Balalayka' adlı filmin çekimlerine başlamak için Trabzon'a
gitmek üzere bindiği uçakta geçirdiği kalp krizi sonucu hayata gözlerini yumdu.
Ödülleri
1977: 14'üncü Antalya Film Şenliği, En İyi Erkek Oyuncu, 'Kapıcılar Kralı'
1998: 35'inci Antalya Film Şenliği, Yaşam Boyu Onur Ödülü
1989: İkinci Ankara Film Şenliği, En İyi Erkek Oyuncu, 'Düttürü Dünya'
Önemli filmleri
'Propaganda' (1999), 'Polizei' (1988), 'Düttürü Dünya' (1988), 'Şaban Papucu Yarım' (1985), 'Sosyete Şaban' (1985), 'Gurbetçi
Şaban' (1985), 'Katma Değer Şaban' (1985), 'Atla Gel Şaban' (1984), 'Ortadirek Şaban' (1984), 'Postacı' (1984), 'Şabaniye'
(1984), 'Çarıklı Milyoner' (1983), 'Doktor Civanım' (1982), 'Davaro' (1981), 'Zübük' (1980), 'Gol Kralı' (1980), 'Gerzek
Şaban' (1980), 'Umudumuz Şaban' (1979), 'Bekçiler Kralı' (1979), 'Kibar Feyzo' (1978), 'İnek Şaban' (1978), 'Şabanoğlu Şaban'
(1977), 'Hababam Sınıfı Tatilde' (1977), 'Çöpçüler Kralı' (1977), 'Tosun Paşa' (1976), 'Süt Kardeşler' (1976), 'Kapıcılar
Kralı' (1976), 'Hababam Sınıfı Uyanıyor' (1976), 'Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı' (1975), 'Hababam Sınıfı' (1975), 'Köyden
İndim Şehire' (1974), 'Salako' (1974), 'Salak Milyoner' (1974), 'Canım Kardeşim' (1973), 'Tatlı Dillim' (1972)
Günün diğer önemli olayları
1883: 20'nci yüzyıl edebiyatının en önemli isimlerinden Çek yazar ve şair Franz Kafka hayata merhaba dedi.
1905: Rusya'da askerler genel greve giden 6 binden fazla işçiyi öldürdü.
1938: Türk-Fransız Askeri Anlaşması imzalandı. Hatay'ın toprak bütünlüğünü korumak için 2 bin 500 Türk ve 2 bin 500 Fransız
askeri görevlendirildi.
1962: Fransa Cumhurbaşkanı Charles de Gaulle, Cezayir'in bağımsızlığını sağlayan deklarasyonu imzaladı. Cezayir'de 132 yıllık
Fransız egemenliği sona erdi.
1967: Galatasaray ve milli takımın kalecisi Turgay Şeren jübileyle futbolu bıraktı.
1969: Türkiye'deki ABD üslerinin mülkiyeti Türkiye'ye geçti.
1971: The Doors müzik grubunun solisti ve bestecisi Jim Morrison yaşamını yitirdi.
1977: Bülent Ecevit'in kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi azınlık hükümeti Meclis'ten güvenoyu alamadı.
1988: ABD savaş gemileri Basra Körfezi üzerinde İran yolcu uçağını düşürdü: 286 yolcu öldü.
1988: İstanbul Boğazı üzerindeki ikinci köprü olan Fatih Sultan Mehmet Köprüsü trafiğe açıldı.
1992: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Halkın Emek Partisi'nin (HEP) kapatılması için dava açtı.
****************************************
Tarihte bugün: 2 Temmuz
1993 yılında, Pir Sultan Abdal Şenlikleri için Sivas'ta bulunan yazar ve sanatçıların kaldığı Madımak Oteli, irtica yanlısı
bir grup tarafından kundaklandı: 37 kişi yanarak öldü.
Sivas Madımak Olayı, 2 temmuz 1993 tarihinde Pir Sultan Abdal Şenlikleri sırasında Madımak Oteli'nin kuşatılıp yakılması ve
dolayısıyla şehirde bulunan 35 sanatçı, bilim adamı ve öğrencinin öldürülmesi, oteli ateşe verenlerden de ikisinin hayatını
kaybetmesiyle sonuçlanan olaylar zinciridir.
Pir Sultan Abdal Şenlikleri kapsamında etkinliklerin bir bölümünün de Pir Sultan Abdal'ın sazının çalındığı Sivas şehir
merkezinde yapılması öngörülmüştü. Bu kapsamda pek çok aydının yanı sıra Aziz Nesin de bu etkinlik nedeniyle, dönemin Sivas
Valisi Ahmet Karabilgin'in özel davetlisi olarak bu kente gelmişti.
2 temmuz 1993 günü organize biçimde öğle saatlerinde Paşa ve Meydan camilerinden çıkan gruplar etkinliklerin yapıldığı Kültür
Merkezi'ne ulaşarak, bir gün önce dikilen anıtı kısmen tahrip etti. Kültür Merkezi içindeki karşıt grupla çıkan taşlı sopalı
çatışma, polis tarafından fazla büyümeden, zor kullanılarak önlendi.
Hızını alamayan ve sayısı 10 bine ulaşan saldırgan grup ,Kültür Merkezi'nden yeniden Hükümet Meydanı'na geldi. Hükümet
Konağı'nı taşlamaya ve slogan atmaya başlayan grup ardından Madımak Oteli civarına ulaşarak slogan atmaya devam etti.
Grubun sayısı akşam saatlerinde 20 bine yaklaştı. Grup önce Madımak Oteli önündeki araçları ateşe verdi ve oteli taşladı.
Taşlanarak camları kırılan Madımak Oteli'ne sıçrayan yangın sonunda otele sığınmış olan aydınlardan, aralarında Asım Bezirci,
Nesimi Çimen, Metin Altıok ve Hasret Gültekin'in bulunduğu 37 kişi yanarak veya dumandan boğularak yaşamını yitirdi.
Aralarında Aziz Nesin'in de bulunduğu 51 kişi de olaylardan kendi olanaklarıyla, ağır yaralarla kurtuldu. Başından yaralanan
Aziz Nesin'i linç edilmekten araya giren polisler kurtardı. Yaralılar, polis arabalarıyla hastanelere götürüldü.
Olaylarda 33 konuk, iki otel görevlisi ile iki saldırgan yaşamını yitirdi. Atatürk Kongre ve Etnografya Müzesi önünde bulunan
Atatürk büstü tahrip edildi. Akşam saatlerinde valilikçe ilan edilen iki günlük sokağa çıkma yasağıyla güvenlik güçleri
şehirde hakimiyet sağlayabildi.
Olaylardan bir gün sonra 35 kişi gözaltına alındı. Daha sonra gözaltına alınanların sayısı 190'a çıktı. Gözaltına alınan 190
kişiden 124'ü tutuklandı, geri kalanlar serbest bırakıldı.
Kamuoyunda Sivas Davası olarak bilinen davanın ilk duruşması, Ankara Bir Numaralı Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde 21 ekim 1993
günü yapıldı. 26 aralık 1994'te karara bağlanan dava sonucunda, 22 sanık hakkında 15'er yıl, üç sanık hakkında 10'ar yıl, 54
sanık hakkında üçer yıl, altı sanık hakkında ikişer yıl hapis cezası, 37 sanık hakkında da beraat kararı verildi.
Müdahil avukatlar, DGM'nin kararını taraflı ve hukuka aykırı olarak niteleyerek, ayrıntılı bir savunmayla temyize gitti.
Yargıtay Dokuzuncu Ceza Dairesi, "katliamın Cumhuriyete, laikliğe ve demokrasiye yönelik olduğunu" belirterek DGM'nin
kararını esastan bozdu. Ankara Bir Numaralı DGM, Yargıtay'ın bozma kararına uyarak yargılamayı yeniden başlattı.
28 kasım 1997'de açıklanan kararda 33 sanığa idam cezasi verildi. Yargıtay Dokuzuncu Ceza Dairesi, 24 aralık 1998'de hapis
cezalarını onadı, 33 idam cezasını ise usül noksanlıkları nedeniyle bozdu. Şubat 1999'da usül eksikliklerinin giderilmesi
için başlayan yargılama sonucunda 16 haziran 2000'de 33 sanık DGM tarafından yeniden idam cezasına çarptırıldı. 2002'de idam
cezasının yürürlükten kaldırılmasıyla idam hükümlülerinin cezaları müebbet hapis cezalarına dönüştürüldü.
Sivas Davası, İstiklal Mahkemeleri sonrasında, tek bir davada bu kadar çok idam cezasinin verildiği ilk dava olarak tarihe
geçti.
Sivas olaylarında şu kişiler hayatını kaybetti: Ozan Nesimi Çimen, yazar Asım Bezirci, şair Metin Altıok, Muhlis Akarsu, şair
Behçet Aysan, Muhibe Akarsu, yazar Edibe Sulari, Uğur Kaynar, karikatürcü Asaf Koçak, Erdal Ayrancı, Sehergül Ateş, türkücü
Hasret Gültekin, Muammer Çiçek, Gülender Akça, Mehmet Atay, Sait Metin, Carina Johanna, Gülsün Karababa, İnci Türk, Huriye
Özkan, Murat Gündüz, Ahmet Özyurt, Handan Metin, Yeşim Özkan, Yasemin Sivri, Serpil Canik, Serkan Doğan, Belkıs Çakır, Nurcan
Şahin, Özlem Şahin, Asuman Sivri, Menekşe Kaya, Koray Kaya.
Günün diğer önemli olayları
1556: Fransız kahin Nostradamus öldü.
1843: İtalya'da marksist sosyalizmin kurucusu filozof Antonio Labriola doğdu.
1877: 1946 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi, Alman şair ve romancı Hermann Hesse hayata merhaba dedi.
1900: Alman Ferdinand von Zeppelin'in yaptığı hava aracı denendi ve başarılı oldu. Araca Zeplin adı verildi.
1917: Yunanistan, Osmanlı devletine savaş ilan etti.
1932: Birinci Türk Tarih Kurultayı, Atatürk'ün huzurunda Ankara Halkevi'nde toplandı.
1932: Keriman Halis, Türkiye Güzellik Kraliçesi seçildi.
1937: Uçakla ilk dünya turu için yola çıkan A. Earhart ve Fred Noonan kayboldu.
1945: 15 Yunan mülteciyi öldüren iki kişi İzmir Saat Kulesi altında idam edildi.
1951: Savarona gemisi, Türk Deniz Kuvvetleri'ne devredildi.
1961: ABD'li roman ve öykü yazarı Ernest Hemingway av tüfeği ile intihar etti.
1964: ABD Başkanı Lyndon Johnson, ırk ayrımcılığına son veren Sivil Haklar Yasası'nı imzaladı.
1972: Bülent Ecevit, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı seçildi.
1977: 'Lolita'nın yazarı, romancı Vladimir Nabokov hayata veda etti.
1986: Meksika'da oynanan Dünya Futbol Şampiyonası'nda Arjantin şampiyon oldu.
1990: Mina'da şeytan taşlamaya giden hacı adayları tünelde sıkıştı: 609'u Türk, bin 426 kişi öldü.
1996: Türk halk müziği sanatçısı Saniye Can vefat etti.
1997: Öğretim üyeleri ve yüksek öğrenim öğrencilerine sınırlı siyaset yapma serbestisi getiren yasa, TBMM'de kabul edildi.
2003: Yönetmen Ferzan Özpetek'in 'Karşı Pencere' adlı filmi, İtalya'daki Yabancı Basın Merkezi'nin Globo D'Oro sinema
ödüllerinden En İyi Film dahil beşini kazandı.
2004: Ağrı'nın Doğubeyazıt ilçesinde meydana gelen 5.2 büyüklüğündeki depremde 18 kişi öldü.
**********************************
Tarihte bugün: 1 Temmuz
ABD'li yönetmen Sydney Pollack 1934 yılında hayata merhaba dedi.
'Atları da Vururlar', 'Akbabanın Üç Günü', 'Benim Afrikam', 'Totsie' gibi filmleriyle ünlü Sydney Pollack, kendini ve
yönetmenliğini anlatırken şunları söylüyordu:
"Benim durumum şüphesiz diğerlerininkinden çok farklı, çünkü ben yönetmenlik sanatının ancak yönetmen olduktan sonra
öğrendim. Bu mesleğe biraz şans eseri girdim. Başlangıçta bu işi yapmak için ne eğitimim ne de isteğim vardı...
"Ondokuzumdan yirmiüç yaşıma kadar oyunculuk dersleri verdim. Sonra bir gün bana televizyon için film yapmam önerildi ve ben
de işin içinden nasıl çıkacağımı pek bilmediğim halde bu öneriyi kabul ettim...
"Başta doğal olarak sadece aktörlerin performansıyla ilgileniyordum. Gerisi sadece görüntüyü eklemekten ibaretti. Seneler
geçtikçe yönetmenliğin kendine özgü bir gramer ve kelime dağarcığına sahip, gerçek bir sanatsal lisan olduğunu anladım...
"Seyirciye belirli çerçevelemeler ve kamera hareketleri ya da bazı plan değişiklikleriyle bir bilgiyi iletmeyi başarabilmenin
verdiği inanılmaz tatmini hissetmeye başladım. Fakat her şeye rağmen ben hala çok 'teknik' yönetmenler arasında değilim...
"Sinemada beni her şeyden çok ilgilendiren şey gerçek hayatta olduğu gibi insanlar arasındaki ilişkilerdir. Benim için,
filmdeki iki karakterin ilişkisi daha geniş temalar için bir metafordur. Buna konsantre olmayı seviyorum. Geri kalan her şey
ikinci planda...
"Ben, yönetmenlik sürecini entellektüel hale getirmem*k gerektiğinin önemine inanıyorum. En azından çekim sırasında...
Filmlerim üzerine çekimlerden önce ve özellikle de çekimler bittikten sonra düşündüğüm olur, ama bunu kesinlikle çekimler
sırasında yapmam...
"Benim için önemli, hatta hayati olan şey filmin temasını ve ana fikrini önceden belirlemektir. Buna hakim olduğum anda
çekimler sırasında verdiğim bütün kararlar doğal olarak ortaya çıkmaya başlar ve yönetmenlikle ilgili bütün tercihlerim
şuursuz bir biçimde bu ana temadan etkilenir...
"Mesela 'Akbabanın Üç Günü' (Three Days of the Condor) güven ve güvensizlik üstüne bir filmdir. Robert Redford başlangıçta
etrafına fazla güvenen ama sonra olayların akışıyla kimseye inanmamayı öğrenen birini canlandırıyor. Faye Dunaway ise kimseye
güvenmeyen, fakat bu dramatik deneyimden sonra insanlara açılmaya başlayan bir kadını oynuyor...
"Buna karşılık 'Benim Afrikam' (Out of Africa) sahip olmak üstüne bir film. Meryl Streep gücünü her şeye kabul ettirmek
istiyor, hatta bir nehrin yolunu değiştirmeyi bile deneyecek kadar ileri gidiyor. Özellikle de özgürlüğün ta kendisi olan
Robert Redford'u dize getirmeye çalışıyor...
"Bu iki filmi ele alır ve bölüm bölüm analiz edersek, bu fikirler karşısında verdiğim bütün mizansen kararlarının doğruluğunu
kanıtlayabileceğimi sanıyorum. Bu ana tema kavramını sık sık bir heykel traşın heykel yapışıyla karşılaştırıyorum...
"Heykeltraş bir çeşit metal iskelet yaparak işe başlar ve buna insan şekli vermek için iskeleti yavaş yavaş çamurla kaplar.
Heykelin ayakta durmasını iskelet sağlar. O olmadan her şey yıkılır. Fakat heykel bittiğinde iskelet artık görünmem*lidir,
yoksa her şey berbat olur...
"Sinemada da bu aynıdır. Ben seyircinin 'Akbabanın Üç Günü'nü seyrederken, 'ah, bu güven üstüne bir film' demesini kesinlikle
istemem. Eğer bu olursa işimi kötü yapmışım demektir..."
Günün diğer önemli olayları
1683: Kara Mustafa Paşa komutasındaki Osmanlı orduları, Viyana önlerine geldi.
1736: 23'üncü Osmanlı Padişahı III. Ahmet yaşamını yitirdi.
1798: Napolyon, İskenderiye'ye çıkarak Mısır'ı işgale başladı.
1839: Padişah II. Mahmut öldü; yerine Sultan Abdülmecit geçti.
1911: Kandilli Rasathanesi kuruldu.
1920: Ankara'da subay yetiştirilmek üzere 'Sunuf-u Muhtelife Zabit Namzetleri Talimgahı' açıldı.
1925: İlk piyango, Türkiye Tayyare Cemiyeti Mektepleri yararına düzenlendi.
1926: Türk Ceza Kanunu yürürlüğe girdi. Kanun, 1889 İtalyan Zanardelli Yasası esas alınarak hazırlandı. Yasa, bugüne dek 54
kez değişikliğe uğradı.
1927: İstanbul'dan 16 mayıs 1919'da ayrılan Mustafa Kemal, kurtuluştan sonra ilk kez İstanbul'a gelişinde büyük törenlerle
karşılandı.
1927: 500 ve 1,000 liralık banknotlar tedavüle çıkarıldı.
1929: Ankara-İstanbul arasında ilk telefon bağlantısı kuruldu.
1935: Mimar Sinan'ın biyolojik ve morfolojik yapısını incelemek üzere mezarı açıldı.
1945: Bilim ve siyaset adamı Dr. Adnan Adıvar yaşama veda etti.
1955: Bilim ve siyaset adamı Dr. Adnan Adıvar, İstanbul'da hayata veda etti.
1961: İngiltere, Irak işgal edebilir gerekçesiyle Kuveyt'e asker çıkardı.
1964: Fransa Cumhurbaşkanı Charles De Gaulle, Kıbrıs devleti diye bir gerçeğin olmadığını, Ada'da iki ayrı toplumun
bulunduğunu, çözümün çifte milliyet temelinde anayasanın yeniden düzenlenmesine dayandığını söyledi.
1968: Nükleer Silahları Sınırlandırma Anlaşması imzalandı.
1971: 'Umut' filmini Cannes Film Festivali'ne izin almadan gönderdiği gerekçesiyle Yılmaz Güney hakkında dava açıldı.
1974: Arjantin Devlet Başkanı Juan Peron öldü; yerine eşi Isabel Peron geçti.
1984: TRT, televizyonda tamamen renkli yayına geçti.
1988: Sovyetler Birliği'nde Komünist Partisi, Gorbaçov'un 'Perestroika' politikasını onayladı.
1989: Siyaset adamı ve diplomat Hasan Esat Işık vefat etti.
1994: Filistin Kurtuluş Örgütü lideri Yaser Arafat, 27 yıllık sürgünden sonra Filistin topraklarına ayak bastı.
1996: Türkiye'nin ilk nükleer reaktörü Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi'nde yapılmaya başladı.
1997: Hong Kong, 156 yıllık İngiliz yönetiminin ardından Çin egemenliğine girdi.
2004: Irak'ın devrik lideri Saddam Hüseyin mahkemeye çıkarıldı.