Banu Conker,
Grafik Saati Kadınlar Kulübü
Eskiden suların şehre
taksim edildiği Taksim semtinin bugüne
kalan tek parkı olan Taksim Gezi Parkı;
ağaçların dilediği kadar uzayabildiği,
biraz harabe, ama herkesin nefes
alabildiği, günümüzde sayıları çok
azalan yerlerden biri.
Bu park bir AVM’ye kurban edilmek
istendi ki bence bu, geleceğimize,
çocuklarımızın hayatlarına koca bir
delik, şehre ise büyük bir ihanetti.
Ağaçların değerini bilemeyenler için bu
ağaçlar sadece üç, beş ağaç idi belki,
ama gerçekte bu üç beş ağaç belki de
ülkenin değişen kaderi olacak ve Gezi
direnişini başlatacaktı.
Ben Gezi eylemlerinin en başından beri
içinde değildim ve zaman zaman destek
olmak için gittim; ama bu süreçte çok
şey öğrendim. Şimdi biraz toparlamaya
çalışayım ve son günlerimin bilançosunu
benim de eskiden doğru bildiğim
yanlışları yazarak anlatmaya başlayayım.
Gezi direnişinin bana öğrettiği doğru
bilinen yanlışlar:
1.) Gençlik hiçbir işe yaramıyor,
hepsinin elinde telefon, sürekli mesaj
atıyorlar: Aslında böyle değilmiş,
aslında gençlik ateşi parmaklarının
ucundaymış artık. Eski kuşaklar bunu
anlayamamış. Twitter ve Facebook
üzerinden bir devrim yapıldı. Artık
sosyal medyayı tek geçiyorum, çok büyük
bir güç.
2.) Medya her şeyi haber yapar: Aslında
öyle değilmiş. Medya sadece kendi
penceresinden olanları görür ve
gösterirmiş. O pencerenin çerçevesi para
olduğu için bazen eli kolu bağlı, bazen
sadece bir düşüncenin peşinde, ama çoğu
zaman objektif değil, sübjektif
olabiliyormuş. Artık medyanın
gösterdiğini sorgulamaya, hepsine
inanmamaya, gerçekleri değişik yönlerden
sorgulamaya başladım.
3.) Türk insanı çok bilinçsiz, doğayı
sevmiyor: Yok, öyle değilmiş. Hala ağaç
seven, ağaçlara özgürlük, düşünceye
özgürlük isteyen çok insan varmış.
4.) Ayrımcılık çok arttı: Evet,
ayrımcılık var, ama insanlarda
ayrımcılığın da ayrımcılığı başlamış.
Bilinç ne kadar yüksekse, insanlar
aslında çok farklı olsalar bile
birbirlerini yaftalamadan birlikte
yaşayabiliyor. Bağlandıkları tek bir
düşünce bile olsa rahatça bir araya
gelebiliyorlar.
5.) Cehalet insanların okumamasıdır:
Hayır, kocaman bir hayır, cehalet ruhun
frekansının düşüklüğüymüş. Sokaktaki
adam üniversite mezunu adamdan/kadından
daha bilge olabiliyormuş.
6.) İnsanlar çok kaba: Hayır, insanlar
kabalaştırılmış. Aslında özlerinde o
kadar iyiler ki… Park’tan dışarıya sızan
nezaket önlenemiyor. Herkes daha
yumuşak, her yerde hem de. Otobüste,
minibüste bir sakinlik hakim. İnsanların
yüzü gülmeye başladı.
7.) Toplumumuzda herkes için insan
sevgisi en büyük değerdir: Twitter’da
takip ettiklerime baktığımda maalesef
öyle olmadığını gördüm. Bazı kişilerin
kendileri gibi düşünmeyenlerin başına
gelen tüm katliama sessiz kalıp
kendileri gibi olduğunu düşündüklerinin
başına gelenleri öğrendiklerinde ayağa
kalkmaları tüylerimi ürpertti. Ölen
insanlara sessiz kalınırken bir kadının
tartaklanması sorun oldu onlar için. O
kadının tartaklanmasını da tabii ki
onaylamıyorum, ama böyle konularda
herkes eşit muameleyi hak eder. Asıl
ayrımcılık budur ve çok tehlikelidir,
çünkü insanı insanlıktan çıkartır.
8.) Yardımlaşma dayanışma duygusu
eskiden daha çoktu: Birlikten kuvvet
doğar… Hep bildiğim bir şeydi, şimdi bir
ise yaşayarak öğrendim. Yangın
söndürülürken, kendini savunurken imece
usulü yardımlaşmak hala kanımızda.
Kısacası, dayanışma ve yardımlaşma
bilincinin azaldığı da doğru değil.
Değişen tek şey, feda kültüründen birey
bilincine geçiş.
9.) Sistem her zaman insanı düşünür:
Hayır! Bu da doğru değil. sistem sadece
sistemin sürmesini düşünür, çıkan ayrık
otlarıysa hemen ayıklanmaya çalışılır.
10.) Hükümet her zaman ülkesi için
çalışır: Öyle olmayabiliyormuş. Bir ülke
vatandaşıyla varolur, dolayısıyla her
vatandaş değerlidir, her vatandaş
ülkesinde mutlu olmalıdır. Hiçbirimizin
hayatı mükemmel değil, ama asgari
müşterekte buluşmamız gerekir.
11.) Umutsuzluk dizboyu, ne olacak bu
memleketin hali? : Yaşam varsa umut da
vardır, asfaltın arasından filizlenen
çiçek gibi içimde umut. Gerçekten güzel
günler geliyor artık.
12.) Özgür olan insan, dışarıda
dolaşabilen insandır: Hayır, önemli olan
fiziki özgürlük değil, ruhun
özgürlüğüymüş. Ruh özgürse gerisi
teferruat.
Sevgili anneler, ben çocuğum için güzel
bir dünya istiyorum; mutlu olabileceği
bir dünya, kendi değerini ve geri kalan
her şeyin değerini bileceği bir dünya.
Değerli olmak sadece para ile ilgili
değil, bizim için ne ifade ettiğiyle
ilgili. Bizim için ifade yaşanmışlıkla
ilgili. Yaşadığımız yere ihanet aslında
kendimize ihanet, geçmişimize sahip
çıkmamak, köksüz kalmak yine kendimize
ihanet. Benim için, bu hainliğe girmeden
yaşamak özgürlüğü, bilinci, aydınlığı ve
mutluluğu temsil ediyor. Bilmem, siz ne
düşünüyorsunuz?
Copyright:
Her hakkı
saklıdır
Gezi Parkı Haberleri
grafiksaati.orgpowered by Yahoo inc.
Tags: Taksim Gezi Parkı, diren gezi
parkı, taksim gezi parkı olayları,
taksim gezi parkı olayları taksim gezi
parkı olayları son durum, occupy gezi,
occupy taksim, occupy Turkey, occupy
türkiye
Hukuki sorumluluk beyanı:
Bu yazı ve gelecekte yayınlanması olası
tüm Hayata Dair haberlerinde hukuki
sorumluluk Hayata Dair internet sitesine
aittir. Yazarların hukuki sorumluluğu
yoktur Yazıdan ancak kaynak göstererek ve link
verilerek, en fazla 2 paragraf alıntı
yapılabilir. Ancak kesinlikle ekleme
çıkartma veya değişiklik yapılamaz.Aksi
belirtilmedikçe hukuki sorumluluk sadece Hayata Dair alan adında yer alan yazılar için
geçerli olup, alan adı genel olarak htttp://grafiksaati.orgşeklinde
tanımlanır. Alıntı yapan sitedeki
içerikten ne grafiksaati.org, ne de
yazıda katkısı olabilecek kişiler
sorumlu tutulamaz. Mail yoluyla düzeltme
talep edilebilse dahi olası
tebligatların geçerli olabilmesi ancak
künyede yer alan adrese tebligat
yapılmasıyla mümkün olabilir. Yazıların
hukuki sorumluluğu yayın yönetmeni ve
sorumlu yazı işleri müdürü olarak Tevfik
Elçioğlu'na aittir. grafiksaati.orgYahoo inc.
tarafından desteklenir;
whois records ise şöyledir.
|
Grafik
Saati yorum odası son yorumlar
Başa dön |
|
|