|
Eğitim şart...
Yazan: Banu Conker,
Hayata Dair
Sürekli çocuklarımızı eğitmekten, onların okullarından,
öğretmenlerinden, dershanelerinden, notlarından konuşuyoruz. Hatta
bunlar da yetmiyor, spor okulları, yaz okulları, özel müzik
dersleri, bale dersleri, vs…
‘Ben yapamadım, çocuğum yapsın, ben de yapmış kadar olayım’ derken,
acaba egolarımız nedeniyle, diğer anne babaları mı geçmeye
çalışıyoruz gerçekte? Arada kendime sorduğum bir sorudur bu. Ben
kendime bu soruyu sorup yanıtını düşünüyor ve çoğu zaman çocuğumuz
üzerinden prestij kazanmaya çalıştığımıza inanıyorum. Bir yandan bu
kadar alternatifi finanse edebildiğimizi göstermek, bir yandan
‘gördünüz mü, benim çocuğum ne kadar akıllı’ demek… Bütün bunların
yanı sıra bir de çocukları internetten uzak tutmaya çalışmak var
tabii…
Sonuç, sürekli yarışmak. Çocuğun zamanla yarışması, anne babanın
bunları finanse etmek için daha çok çalışmak zorunda hissetmesi ve
bunun baskısı, geçen zamanla birlikte işimden olursam bu yaştan
sonra iş bulamam korkusu, anne ile baba boşanmışsa çocuğun
psikolojisini düzeltmeye çalışmanın getirdiği yükler…
Aslında yazmak istediğim bunlar değildi, birden klavyeden
fışkırıverdi tüm bunlar…
Şimdi tasarladığım yazıya geleyim:
İlk çalışmaya başladığım büyük şirkette bir müşteri temsilcisi
vardı, çok kaba ve saygısızdı ve insanlara çok kötü muamele
yapardı. Yanına gidip soru sormak gerektiğinde, önce bir gerilir,
gerilir, sonra da ne yapayım, ucunda ölüm yok ya edasıyla yanına
giderdim. Ne zamanki bir çocuk doğurdu, o kadın gitti, yerine
yumuşacık, güler yüzlü, hayata gülücükler atan bir insan-kadın
geldi. Çocuğu sayesinde sevgiyi öğrenmeye başladı.
İçimdeki çocuklara vakti zamanında kötü davranıldığı ve sürekli
susturuldukları için, kızıma hep söz hakkı verdim. O benim için her
zaman bir küçük insandı, çocuk değildi. Onun da hakları vardı, o
yüzden hep düşüncesini sordum. Bir şey yapmasını istediğimde, ama
onun yaşına uygun olarak seçim hakkı olduğu zamanlarda, ‘böyle
yaparsan sevinirim’ diyerek bitirirdim konuşmaları. Bir gün karşıma
geçip, bana ‘anne, bunu böyle yaparsan sevinirim’ dedi. Yaşadığım
hafif şoktan sonra, onun nasıl bir yansıtıcı olduğunu gördüm ve
konuşmalarına, davranışlarına dikkat ederek, ne hatalar yaptığımı
bulmaya çalıştım.
|
Jean-Jacques
Sempé France |
Çocukların genelde hiçbir şey bilmediklerini düşünüyoruz, aslında
dünya bizim tanıdığımız dünya, onlar daha çok ufak ve hiçbir şeyin
farkında değiller. Ama ya eve gelen misafir kadın, çocuğunuza
muhteşem davrandığı halde, çocuğunuz onun yanına gitmek ve onu
görmek istemiyorsa… Biz aslında onu tabii ki çocuğumuzdan daha iyi
tanıyoruz… Hmmm, acaba öyle mi? Ya çocuğumuzun henüz tam
törpülenmemiş sezgileri aslında kadının içini okuyorsa ve biz sadece
gördüğümüze bakıyor ve onu değerlendiriyorsak… bir de çocuğumuza
güvensek???
Çok ciddi takılıyoruz ya hayata, işe gitmek gerekli, yemek yapmak
gerekli, sürekli aynı yoldan gitmek gerekli, sürekli haber izlemek,
gündemi takip etmek gerekli. Bir de yorgun gelinen akşamlarda
çocukla oynamak gerekli, bunu bile gereklilikten ya da vicdan
azabından yapıyoruz, ama olabilecek en kısa sürede sıkılıyoruz.
Neden? Bana göre içimizdeki çocuğu ta en içimize gömdüğümüz için, bu
kadar ciddiyetin içinde her şeye bir anlam yüklerken, bütün bu
oyunları gereksiz gördüğümüz için… Ama neden bazı insanlar
röportajlarda, sohbetlerde eve gelip de çocuklarıyla oynadıklarıyla
yorgunluklarının gittiğini söylüyorlar? Onlar mı deli, yoksa sadece
iç çocuklarına izin mi veriyorlar?
Bir akşam evde konuklar ve çocukları doluyken, o sırada henüz 4
yaşlarında olan kızımdan şöyle bir nida yükseldi: hayır, çadırıma
giremezsin, izin vermiyorum. Ben başka bir anne olsaydım, konuk
çocuğa ve annesine ayıp olmasın diye, aaa kızım, ama izin ver, o
misafir diyebilirdim. Aksine o sırada, kafama kocaman bir taş
çarptı: sınırlarını çiziyor, istemezse hayır diyor. Benim
yapamadığımı bana gösterdi.
Evcilik oynarken hiç çocukları izlediniz mi? Acaba oyundaki anne
rolündeki kızınız birden sizin gibi bağırmaya, kızmaya ya da her
neyse onu yapmaya mı başlıyor? Ya da oğlunuz babası gibi mi?
Bu birkaç örnek aklıma geldiğinde, şöyle bir soru belirdi: Kim kimi
eğitiyor aslında, çocuklar mı bizi, biz mi çocukları? Tavuk mu
yumurtadan, yumurta mı tavuktan?
Yazan: Banu Conker Editör: Belgin Invictus
Mail: belgininvictus1968[at]gmail.com
Eğitim şart by
grafiksaati.org is licensed under a
Creative Commons Attribution-Gayriticari-NoDerivs 3.0 Unported
License.
Linkteki çalışma baz alınarak yapılmıştır
http://grafiksaati.org/conker/2.html.
Bu lisansın kapsamı dışındaki izinler
http://grafiksaati.org/kadinlarklubu/ adresinde mevcut olabilir.
Banu Conker'in tüm Hayata Dair yazıları
Banu Conker'in kişisel gelişim yazıları
Banu Conker Hayata Dair annelik yazıları
Banu Conker'in diğer Hayata Dair yazıları
|